Ahmet Altan Sözleri
Hep 'öldürmeyi' amaçlayan kutsallıklar peşinde koştuk, artık bir de 'yaşatmayı' amaçlayan kutsallıkların peşinden gidelim bence.
— Ahmet Altan
DiğerAhmet AltanSözleri
Kazanamayacakları bir savaşı kazanacaklarını sananlar, bunun yanlış olduğunu söyleyenlere kızarlar.
Korkuyla acının bir dengesi vardır. Çekilen acı korkuyu aşacak boyutlara ulaştığında insanlar ölümün üstüne yürürler.
Ölümü bile ikinci sıraya düşüren bir durumdur aşk.
Para harcamak kültür ister, o da bizimkilerde yok. Almanların goethe?si, mozart?ı, bethoveen?i var. Bizim ise sadece pastırmalı yumurtamız.
Sessiz ve mükemmel gece. Ve biri eksik. Biri her zaman eksik. Biri, geldiğinde bile eksik. Öyle eksildik ki yaşarken, bize dokunan herkesi eksiltiyoruz. Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız; ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.
Şeytanın yarattığı bir gökkuşağı gibidir kıskançlık. Kendini tutsak,kıskandığını özgür görürsün.
Tanrı kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti. Kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığımdan yalnızım ben.
Alman'dan bir randevu istersin ve o sana 'Tamam, çarşamba günü saat 8.45'te buluşalım.' der. Türk'ten randevu istersin, 'Çarşamba günü öğleden sonra tekrar arar mısın?' diye sorar.
Aşk kılıç yarası gibidir, acısı geçer ama mutlaka izi kalır.
Bakın, bir sistem 'Slogan attı, şaka yaptı' diye çocukları mahkemelere doldurmaya başladığında artık o sistemin sonu gelmiş demektir. Bu saçmalıkların, bu manasız baskıların, bu gereksiz yasakların, bu bunaltıcı ve sıkıcı tabuların miadı doldu.
Bir kadın değil, bir hayat seçersin.
Elin oğlu alay etmez mi? Lozan antlaşması?yla 4.3 milyon kilometrekarelik toprağı nasıl kaybettiniz? diye sormaz mı?
En korkunç gerçekler, söylenmeye değmeyecek kadar basit olan bildik gerçeklerdir.
Hayat diye bir şey var, her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait bir hayat.
Hep 'öldürmeyi' amaçlayan kutsallıklar peşinde koştuk, artık bir de 'yaşatmayı' amaçlayan kutsallıkların peşinden gidelim bence.