Amin Maalouf Sözleri
Beklediğim yarınlar dünde kaldı.
— Amin Maalouf
DiğerAmin MaaloufSözleri
Ben hiçbir ülkeden, hiçbir şehirden, hiçbir kabileden değilim. Ben yolun oğluyum. Bütün diller ve bütün dualar benimdir. Ama ben onların değilim.
Ben inançlı ve dindar bir aileden geliyorum. Bizimkiler her ramazanda mutlaka oruç tutmuşlardır. Bu doğal bir şeydi, kendiliğinden yapılırdı, mühim bir mesele sayılmazdı. Günümüzde oruç tutmak yetmiyor, herkese oruç tuttuğunu göstermek ve tutmayanları da göz hapsine almak gerekiyor.
Bir gerçekliğin belirsiz, kavranamaz ve istikrarsız olması onun var olmadığı anlamına gelmez. Aşk'da buna dahildir.
Bir insanın hayatının doğumu ile başladığından emin misiniz?
Bir kentten geriye kalan, yarı yarıya sarhoş bir şairin üzerinde gezdirdiği kayıtsız bakışlardır.
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
Dünyada en büyük terörizm, bir insanı ana diliyle bağını koparmaya çalışmak.
Dünyaya bu çağda gelmiş olmak, teselli kabul etmeyen bir acı benim için. Ne kadar geç tanrım! Nasıl da solup buruşmuş dünya!
Dünyaya uyanık gözle bakan kişi, yaşamın çürüyüp giden bir tohum olduğunu, gözler kuşkusuz.. Yalnızca özgür bir ruh, üstünde mutsuzluktan başka bir şey bitmeyen çayırlardan vazgeçip, sonsuzluğun kokusunu içine doldurmayı bilir.
Duygularım anestezi altında. Her şeyi görüyorum, her şeyi işitiyorum, ama artık hiçbir şey hissetmiyorum.
Eğer ikiniz de kitap okuyanlar evrenine aitseniz paylaşılmış bir cennete el ele gitmek üzeresiniz demektir.
Eğer insanların her zaman akıllarıyla hareket ettiklerini varsayarsak, dünyanın gidişatından hiçbir şey anlayamayız. Akılsızlık tarihin en güçlü ilkesidir.
Geçici bir mutluluk mu? Hepsi öyledir; bir hafta ya da otuz yıl da sürse, son gün geldiğinde aynı gözyaşı dökülür.
Gelecek, geçmişin duvarlarının ardında değildir.
Gençlik arkadaşı, kardeş yarısıdır. Onu kardeşliğe aldığın için pişman olabilirsin, ama reddedemezsin.
Gerçek, ona layık olana söylenir.
Gerekiyorsa İmparatorluğa, gökyüzü yasalarına isyan et, ama kendine, bilgelik ve tanrısallıktan bir parça olan içindeki ışığa sadık ol! (mani)
Hayat başlar ve biter! Nasıl başlayıp nerede sona erdiği değil, ikisi arasına neler sığdırılabildiğin önemlidir.
Hayat insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir.
Hayat yolunda ilerlerken, sadece ihanet ile sadakat arasında tercih yapmak zorunda kalınsaydı işler kolaylaşırdı. Ama insan çoğunlukla iki bağdaşmaz sadakat, veya -bu da aynı kapıya çıkar- iki ihanet arasında tercih yapmaya zorlanır.
Hayat, kendi yolunu çizer hep; yatağından edilince hemen bir yenisini kazan nehirler misali.
Hiç şaşma. Gerçek, iki yüzlüdür. İnsanlar da öyle.
Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır.
İnandığım insanlar yüzünden, beklediğim yarınlar dünde kaldı.
İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar.
Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten. Bu söz her aklıma geldiğinde 7 saatten fazla uyuduğum vakitler ziyandaymış gibi hissederim lakin uyku muhteşemdir.
Milliyetçiliğin birinci erdemi her sorun için bir çözümden çok bir sorumlu bulmak değil midir?
Ne tuhaf bir zaman bu bizimkisi ki iyilik, kötülüğün yaldızları altında saklanmak zorunda kalıyor.
Öfkeliydim, kendime karşı öfkeli. Hep böyle olurum. Aylarca sessiz kalırım, neredeyse konuşmayı unutacak kadar.
Öyle bir an gelir ki tüm kararlar kötüdür; sorun, sonradan en az pişman olacağın kararı bulup seçmektir.
Savaşlar en kötü içgüdülerimizi ortaya çıkarmakla kalmazlar; aynı zamanda onları üretirler, şekillendirirler. Toplumları içinden patlamasa dünyanın en iyi insanları olacak nice kişi kaçakçıya, yağmacıya, fidyeciye, katile, katliamcıya dönüşür.
Sevmeyi bilmiyorsan şayet, neye yarar güneşin doğması ve batması.
Tarihin bize şunu ya da bunu öğrettiğini söyleyemezsin. O bize cevaplardan çok sorular ve her soru için çok sayıda cevaplar verir.
Unutma, insanı, kendi üzüntüsü kadar yenilgiye uğratan bir başka şey yoktur.
Uzaklık aşkı koruyor, uzaklığı ortadan kaldırdığınızda aşkı da ortadan kaldırma tehlikesiyle karşılaşırsınız.
Yaraların hissedilmesi için tanımlanmaya ihtiyaçları yoktur.
Yazdın, yazdın ve okumadılar. Sen bir şey söyledin onlar başka şey anladılar. İnsanlar başka şey istediler.
Zaman denen şey bir yanılsamadır. Geçmişin, saatlerin ve günlerin ve haftaların ve on yılların kül kadar ağırlığı vardır; gelecek zamansa, isterse sonsuza dek sürsün, daima saniye saniye yaşanır.
Zamanın iki boyutu var. Uzunluğu güneşe, derinliği tutkulara bağlı.
Acın sonsuz olduğunda, dünyanın kararmasını isteyecek olduğunda, yağmurdan sonra parıldayan yeşilliği, bir çocuğun uykudan uyanışını düşün.
Aşk dediğiniz, dostluk, arzu, tutku veya Tanrı bilir başka hangi ismi taşıyan beyaz veya siyah ya da altın sarısı veya pembemsi kablolardan ayırmak gereken kırmızı bir kablo değildir.
Aşk, bir kuyunun kıyısında susuzluktur.
Baskıya maruz kalan yanımız kimliğimiz haline gelir.
Beklediğim yarınlar dünde kaldı.