Cem Keçe Sözleri
Yanınızda olanın yüreğinizde olması kolaydır, mesele onu çok uzaktayken bile yüreğinizde taşıyabilmektir...
— Cem Keçe
DiğerCem KeçeSözleri
Evlilikte sizi mutsuz kılan çoğu zaman sevginin eksikliği değildir. Nezaketsizliktir. İyi bir arkadaş gibi olamamaktır.
Gazı kaçmış cola gibi bazı insanlar, yaşamlarının tadını kaçırdılar bir şekilde, kiminin ruhunda fırtınalar kopuyor, kiminin beyni takıntılı düşüncelerle dolu, çoğunun kalbinde huzur yok ve küsler hayata...
Geçmiş geçer, çünkü geride kalmıştır ama etkileri geçmez, çünkü bugünde yaşanıyordur.
Geçmiş travmalarınızın kokusu, şimdiki zamana sindiği zaman, hem eski yaralarınız sızlar durur hem de umudunuzu yer bitirir.
Geçmişte yaşadıkları için kendini suçlu ve günahkar hisseden biri, kefaret ödemek ister, yolunda gitmeyen bir hayata kendini mahkum eder ve cehennemini yaşar şu yalan dünyada.
Gerçek DOST, AĞAÇ gibidir, el verir ama yol vermez, sırt verir ama sırta çıkmaz, yaprak verir ama sır vermez rüzgara...
Gönlünüzün hapishanesinden terhis olun, unutmayın en çok MUTLU olmayı hak eden, haksız yere mahpus yatandır.
Gülümseyen ve mutlu bir kadın ne kadar çekiciyse, bağırıp çağıran mutsuz bir kadın o kadar iticidir.
GÜNEBAKAN'ın GÜNEŞ'e olan aşkı gibidir erkeğin kadına olan aşkı, GÜLÜMSEYEN ve MUTLU bir kadın, erkek için güneş gibidir.
Hayatınızdaki zorlukları 'düşman' gibi görmek yerine, 'tecrübe verici dostlar' gibi algılamanızda fayda var.
Hayranlıkla gözlerimin içine baktı, heyecanlıydı, güzel gözleriyle güzelliklerimi fark etti, takdir etti beni, sonra 'İhtiyacım var sana' dedi, gülümsedi ve aşk kalbime düştü.
Her kadının içten ve samimi gülüşü vardır, erkeğe keyif veren, mutluluk hissettiren, güç katan, hayatına anlam yükleyen.
Herkes kendi cehennemini yüreğinde yaşar, sadece suçluluk ve günahkarlıktan oluşmaz, asıl cehennem, korkuyla karışık kefaret ödeme zorlantısıdır...
Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, iç dünyasında saklı duygularının dışa vurumu olduğu kadar, onu ağlatan erkeğin boğulacağı BAŞARISIZLIK gölünü besleyen yağmurlar gibidir.
İfade edilmemiş ve telafisi yapılmamış aşağılama ve haksızlıklar ÖFKE tenceresinin altında yanan ateş gibidir, ruhunuzda sürekli hararet yapar...
İnsan geçmişine kızgınlıkla, geleceğine ise korkuyla baktığında, şu an ve şimdi etrafında olup bitenleri fark edemez ve çaresizlikle yaşadıklarına boyun eğer.
İnsan hep bir şeylerini kaybeder, çünkü KAYBETMEK hayata dairdir ama VİCDANINI ve AHLAKINI kaybeden her şeyini kaybeder...
İnsan ruhu, vücudu gibi görünür değildir ama sanıldığı gibi görünmez de değildir, seçimlerinde, davranışlarında, sözlerinde veya bakışlarında hep kendini gösterir ve ben buradayım der.
İnsan ruhuna dair çok şey bilen TERAPİST, danışanını önce DİNLER ve GÖZLEM YAPAR, sonra ANLAR ve daha sonra onun kendini keşfetmesine yardımcı olur.
İnsan sevgisinden emin olduğu kişilere DUYGUSAL, emin olmadığı kişilere MANTIKSAL yaklaşır, bu nedenle istemeden de olsa, CAN'a canan, CANAN'a can muamelesi yapar...
İnsanı mutluluktan ve huzurdan uzaklaştıran KİBİR, şeytanın en sevdiği günahlardan biridir...
Kadın anlaşıldığında ve tüm varlığıyla sevildiğinde bir çiçek gibi açar.
Kadın gül'ü sever, dikenine katlanır, çünkü ona ver'diğiniz sevgi, saygı, güven ve değer önemlidir, bunlar gül'dür ama onun için nelerden vaz'geçtiğiniz çok daha önemlidir, bunlar da gül bahçesi'dir...
Kadın sabır taşı çatlayıncaya kadar, kendine yapılan haksızlıkları yarına bırakır ama asla yapanın yanına kar olarak bırakmaz...
Kadın, DİREKT olarak erkeği değiştirmeye veya geliştirmeye çalışmak yerine; onun doğru yaptığı işlere odaklanarak ve bol bol takdir ederek, DOLAYLI bir şekilde, onun kendisini değiştirmesine yardımcı olmalıdır.
Kadının gülümseyeni kadar, erkekteki güzellikleri fark edeni ve bunları yerinde ifade edeni makbuldür.
Kadının kalbi mühürlüdür, seveceği erkeği bekler, sadece eline değil, yüreğine dokunanın mührü açmasına müsade eder.
Kadınlar 'BEN' ile başlayıp, 'HİSSEDİYORUM' ile biten ve duyguları ifade eden cümleleri çok sever...
Kadınlar 'Seni seviyorum' denmesini çok sever ama hissettirilmesini daha çok sever.
Kadınlar duygularını paylaşmayı ve yaşamayı, erkekler ise bastırmayı tercih eder.
Kağıttan silmek kolaydır, akıldan silmek zor ama mümkündür, kalpten silmek çok zordur, çoğu zaman imkansızdır. Bu nedenle hikayeyi yazarken doğru seçim yapmak gerekir...
Aldatma hastalık değildir, bir yol kazasıdır.
Aşk bazen saçmalama özgürlüğünü kullanmaktır.
Ayıpsız insan yoktur ama bu gerçeği inkar eden ayıbın büyüğünü yapar, kendi ayıplarını başkalarında görür ve bunun farkında bile olmaz.
Başkalarını mutlu etmek için, istemediğiniz halde, 'HAYIR' diyemiyorsanız, en sık görülen ruhsal hummalardan birine tutulmuşsunuz demektir.
Başkasına bolca verdiğiniz ama çoğu zaman kendinizden esirgediğiniz şeye AKIL denir...
Bazen imkansız oluşuna, imkanı olmayışına aşık olursunuz çaresizce, hepsi bu.
Bazı anlar olur, adeta kan beyninize sıçrar ve olgunluğunuzu sınar, işte o anlarda ya kendinizi tutup VEZİR olursunuz ya da duygularınıza yenilip REZİL olursunuz...
Bazı çiftler evlenmeden önce benzerliklerini aşk sanıp, birbirinin her yalanında bir doğru arar ama evlendikten sonra doğru sözlerinde bile bir yalan bulmaya çalışır ve farklılıklarını kavgalarına meze yapar.
BEKLENTİ ve KORKU bir paranın iki yüzü gibidir. Başarılı olma beklentisi ne kadar çoksa, başarısız olma korkusu da o kadar çok olacaktır. Burada sorun olan beklenti ve korku değildir, bunların önündeki ÇOK'tur.
Bir yalanı ne kadar çok tekrar ederseniz, bir zaman sonra, o yalana inanmakla kalmazsınız, herkesi de inandırırsınız...
Birbirinizin seçeneği değil, önceliği olduğunuzda MUTLU olursunuz...
Çift, bazen susacak kadar olgun, bazen her şeyi göze alabilecek kadar cesur olabilmeli, sevdasına sahip çıktığı kadar değer de katabilmeli...
DERT ve DERMAN bir paranın iki yüzü gibidir. Yani derdiniz kendi dermanı ile gelir. Mesele derdin verdiği mesajı alabilmek ve derdi yaşarken dermanını keşfedebilmektir.
Dost, bir şeyler bekleyen değil, olduğu gibi kabul edendir, sadece alan değil daha çok verendir...
Duygular önemli olsa da, evlilik akılla hareket etme sanatıdır.
Elalemin ne düşündüğü, ne söylediği sizin için çok önemli olduğunda; sadece elalem sizin efendiniz olmakla kalmaz, kendiniz olma şansınızı da kaybedersiniz.
Eleştiriye gösterdiğiniz SABIR ve konuşurken sergilediğiniz TAVIR, geride bıraktığınız parmak iziniz olduğu gibi, dikkat etmediğinizde KAHIR nedeniniz de olabilir...
Empati kurarak ve anlamak için DİNLEMEK, anladığınıza dair geri bildirimler vermek, karşınızdaki kişiyle aynı fikirde olduğunuz veya altta kaldığınız anlamına gelmez, ancak o kişiye ve fikirlerine DEĞER verdiğiniz ve SAYGILI olduğunuz anlamına gelir ve onunla YAKIN olmanıza yardımcı olur.
Erkeğin çok konuşanı değil, iyi dinleyeni, sarılanı ve sadık olanı makbuldür.