Cezmi Ersöz Sözleri
Toplum büyük bir medya manipülasyonu altında yaşayan, değerler skalası iyice küçülmüş, giderek yok olmuş, kimliksizliğin had safhada yaşandığı, en ilkel ihtiyaçları barınma, beslenme, giyinme dışında bir insani faaliyeti olmayan bir yapı tarzıdır.
— Cezmi Ersöz
DiğerCezmi ErsözSözleri
Ve o da benim gibi eğilip çıkarsın yarasını gizlediği yerden ve o da üstlensin bütün suçları. Tıpkı benim gibi yapsın o da, onu gören yarasını görsün önce. Çünkü o artık benim içimde gizli bir yerde değil, çok açıkta. Artık yüzümde olacak o yara.
Ve şimdi asıl olmam gereken yerde, hayata başladığım yerde, kalbindeyim..
Yalnızım.. Bunca acı tek bir söze nasıl sığabiliyordu?
Yanağımdaki gamzeden haberin yokmuş.. Hiç güldürmedin ki yüzümü!
Yara açıktır ve hep içerlere işler. Hayatı senin gibi görmeyenlere anlatsan dinlemezler. Dinleseler inanmazlar. Biz böyle görmüyoruz senin ruhun hasta derler. Kendin gibi birini bulana kadar hastasındır.
Yokluğun, elinin, kökünün, soluğunun değdiği herşeyi dünyanın en değerli hazinesi gibi saklayan, bu yarı deli, bu hayattan kopuk ruhum. Kapat gözlerini ve bana bak. Ben diye ne varsa gördüğün, işte o senin yokluğun.
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa ben koca bir hayat sığdırdım.
Aşk, iki yalnız insanın bir yanlışlık oluşturması için birleşmesi demektir.
Aşk, unutulmuş bir sanat gibi, ağırbaşlı bir çileyle öğreniliyor şimdi.
Başım önde bu aralar. Suçlu olduğumdan değil! Görülmeye değer hiçbirşey kalmadığından...
Bazen aşk gider. Ve sen yıllardır içinde yaşadığın yürekten, valizler dolusu anılarla kendi yalnızlığına taşınırsın.!
Biliyorum, konuşucak birşeyimiz yok ama yinede gözlerini al gel elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini beni biri severse inanmam seni biri severse utanırsın bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok ama ızdırabim sende, mutlaka alda gel.
Bir insan hiçbir şeydir, ancak hiçbir şey de bir insan değildir.
Birini derinden koklamak, eski bir sevgiliye teslim olmaktır.
Boş yere arama mutluluğu, aradığın yerde olmayacak. Bulunca ise tadını çıkar, çünkü hep sende kalmayacak.
Bütün felsefe kitapları kendin olma'yı telkin eder. Ancak aydının trajedisi tam da bu noktada her an biraz daha yabancılaştığının farkına varmaktır.
Eski bir kadınsın sen, aşkı öğretmek için tekrar tekrar dirilen.
Geriye dönüp sığınacak bir kendim kalmadı.
Gözlerimde hiç görmediğim bir yaşam sevinci, kim o? De yeter, kimsen olmaya geldim.
Herkesin diline dolanmış mutlu bitmeli aşklar diye. Aşk'i dilinize doladınız madem, peki bitmeli niye?
İnsan bir an geçmişe yenik düşmeye görsün, kırılgansa en dibe kadar gider ve kimse korumaz, tutmaz onu, o düştüğü yerde.
İnsan sevince, uçurum kenarında dolaşıyor. Ama büyük yaşıyor sevgili..
İyi kalpli günahkarları aydınlatan bir gece lambası gibisin. Kendi yangınına aşık.
Kendin olmak, başkalarına ait zamanlarda, sürüklenmemek için odandan dışarıya çıkmaman gerekir. Çıktığın andan itibaren şen yoksundur artık.
Kimi sevsem hiç olmadığı kadar yalnızlaşırdı.. Kimi sevsem bütün o yanlış hayatım gizlendiği yerden çıkıp gelirdi.. Kimi anlamaya çalışsam hayatımın boşluğu çarpardı yüzüme.. Kime elimi uzatsam o unutulmuş ömrümle karşılaşırdım.
Madem oyun oynuyorduk. Hazır sen bu kadar kaptırmışken rolüne kendini. Perdeler kapanmadan son bir kez, hayran bıraksaydın beni kendine. Öyle ki bende alkışlarla uğurlasaydım seni..
Madem varlığım acı vermiyor sana, madem ki ancak yokluğumda sevgimi hissedebiliyorsun; öyleyse yokluğumla kal, sevgili.
Nasıl da unuttuk,kimsesiz odalarda, işte vaktidir kendimizden kopmanın,dediğimiz o sonsuzluk anlarının bizi herkesten ayırdığını..
Olmayan bir sevgiliyi inatla beklemek; utandırmaktır aşkı.
Öyle bir tutkuluydun ki hayata başlarken. şimdiyse küçücük bir çiçek teselli ediyor seni. aradaki o büyük boşluğun adı, aşk olsa gerek.
Oysa seni bir dine bağlanır gibi değil, kendi özgürlüğümü sever gibi seviyorum.
Sen artık bir başkasının sevgilisisin. Yalnızca bu cümleyi kurmamak için bile ölmek isterdim.
Sen de ben de biliyorduk, bazı insanlar istese de güzelleşemiyor. Bazı insanlar istese de çirkinleşemiyordu.
Seni unuturum diye yaşamaya başladığım her aşkı, ben yine seninle aldattım.
Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum. Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın kuralları yok.
Sevgili, öyle yanlış bir yerde ki bu dünya, ben seni en çok karanlıkta kaldığım zamanlar özlüyordum.
Sözcüklerle değil, sevdamızla konuşalım. Anlatalım herşeyi. Sonra söz bitsin. Ölüme kadar yalnızca susalım!
Tıpkı istanbul gibiydin; sana dokunmak, sana kapılmak, sana tapmak yenilgiyi daha baştan kabul etmekti.
Toplum büyük bir medya manipülasyonu altında yaşayan, değerler skalası iyice küçülmüş, giderek yok olmuş, kimliksizliğin had safhada yaşandığı, en ilkel ihtiyaçları barınma, beslenme, giyinme dışında bir insani faaliyeti olmayan bir yapı tarzıdır.