Didem Madak Sözleri
Tehlikeli sayılmam artık kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum.
— Didem Madak
DiğerDidem MadakSözleri
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin. Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum. Ve kaybolmak o dalgınlıkta.
Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya: Olanlar oldu tanrım Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!
Yapıştırsam da parçalarını hayatımın, Su sızdırıyordu çatlaklarından.
Yeni bir şarkıya başla, Hem şarkı dediğin şarttır yaşamaya.
Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim.
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen. Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Asaletim de sizin olsun baylar, rezaletim de! Beni bir sutyen lastiğiyle asın.
Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Bahar dallarının hatırına beni anla.
Beklemek üzerine felsefe kitabıydık.
Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Ben sevgilim. Bir çocuk bayramı gibi yaşamak isterdim her aşkı Cezaya kaldım.
Beni kimse bulamazdı, Tanrı'nın arkasına saklansam.
Bir dönem kalbim yokmuş gibi davrandım. Ama o hep vardı, kalbim takma değil.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım. Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Bir zamanlar meydan okumak isterdim. Kaç meydanını okudum da bu hayatın. Yalnızca iki harfini öğrendim: A H!
Bugün kalbimi eski bir plak gibi öyle çok tersine çevirdim ki.
Camdan papuçlarım kırık, Prens de bulamaz beni artık. Hayata söyleyin bundan sonra gitsin anlamını masallarda arasın.
Canımın acısıydın. Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.
Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al. Ama umutsuz bir yerden olmasın.
Dünyaya bir kadın eli değse, şöyle ağır bir halı gibi çırpılsa, tozlar havalansa.
Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu. Bir yığın insan tanıdım. Ama hep yalnızdım.
Gece açılıp gündüz kapanan bir parantezdim. Sözler vardı içimde işe yaramayan.
Güneşi özledim, sonra seni Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.
Hay! Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım da çiçekler açsın ruhunuz.
Hayatımın üstünde imkânsız kuşlar uçuyor.
Hayattan söz edilirdi Zor denirdi Ve ardından susulurdu mutlaka.
Herkes çıkarsın kalbini O çirkin mücevher sandığından Ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım!
İçim ezildi geçen gün, geçen ay, hatta geçen yıl da biliyorsun. Sen yanımda olmadığından.
İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna: Cancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydın.
İnsan çıtır ekmeği ısırdığında, kırıklar dolar kucağına, işte orası umudun tarlasıdır.
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım. Kendimin ucunda. Öyle ıslak, öyle kötü kokan, yırtık ve perişan. Siz aşkı ne bilirsiniz bayım. Aşkı aşk bilir yalnız!
İyiyim falan diyorum sana ama Bunlar hep sen yanımda olmadığından.
Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.
Seni sevince kıpırdayan her şiiri Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.
Sokakta kuş ölüsü bulmuş çocuk gibi ağladım.
Tehlikeli sayılmam artık kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum.