Edip Cansever Sözleri
Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız yeni bir dil olacak yarın.
— Edip Cansever
DiğerEdip CanseverSözleri
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün o kadar çabuk o kadar kısa İşte o kadar.
Bir hüzün basıyor gene, ne kadar istemesem de.
Bir mektup, bir telgraf alındışı değil unutulmuş bir sevdadır kapısını çalan.
Bir yerimiz varsa bu dünya'da her şey insanca olmalı. Sevmek de, yaşamak da, ölmek de.
Biraz da susmalıyız. İnsan bir şeyler aramalı kendinde.
Biz değil yaşayan acılardır. Gitsem de her yerde biraz vardır.
Biz hep çocuk kalmalıydık aslında iki misket, bir ekmek arası, bir kaç sapanla.
Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor 'kansızlık' der, ben 'sensizlik' derim.
Bu yüreğe bu kadar acı fazla dersin bazen kendine. Ama hata bizde. Küçücük bir yürekle kocaman sevmek ne haddimize!
Çok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak.
Çünkü sen, sen benim sevmemin başlangıcısın olsa olsa.
Değilsek de yakın, birbirimize uzak da sayılmayız büsbütün..
Doğanın bana verdiği bu ödülden çıldırıp yitmemek için iki insan gibi kaldım. Birbiriyle konuşan iki insan.
Elbette bir ustalıktır bizim sevgimiz. Mutlu bir yolcu gibi yol kenarlarındakilere el eden.
Gitmek, Durmadan gitmek. Ne ölümünü bilsinler ne yaşadığını.
Gökyüzü gibi şu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.
Gün, hafta, ay, yıl derken sadece şunu anladım: eskiyor ama eksilmiyor kalp ağrısı.
Hiçbir dilde söylenmemiş, hiçbir dilde yazılmamış, sözler ve şarkılar içindeyim.
İçim hem kimsesizdi, hem kalabalık.
İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.
İnsanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır.
İnsanın insandan başka dayanağı yok. Yalnızlık bile, başka insanların varlığı bilindikçe bir anlama kavuşuyor.
Ki bazı sözlerin anlamı, o sözlerin söylenişindedir.
Kim ne derse desin ben bu günü yakıyorum yeniden doğmak için çıkardığım yangından..
Kısa bir gülümseme yürüdü dudaklarından. Benim dudaklarıma da geçti..
Kısaca söyleyeyim: anlamak yordu beni.
Kuşlar kuşların yanına, yapraklar yaprakların yanına.. Hiçbir şey yalnız kalmıyor, insandan başka dünyada.
Mutluluk bir kibrit çöpü, artık ne kadar yanarsa.
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
Ne ettik de yitirdik böyle kendimizi.
Ne gelir elimizden insan olmaktan başka.
Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki durusun. Hava soğudu -kasımın son günleri- kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum.
Neden böyle uzaktayım kendimden.
Nedensiz bir çocuk ağlaması bile çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.
Öyle bir çık ki karşıma 'her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın ölüyormuşum gibi' hissedeyim seni.
Oysa allah sevdiğine kavuştursun. Diyen hiç bir dilenciyi boş geçmemiştim ben.
Özlemim sanadır, varsın kar yağsın, daha yağsın seni arındırıncaya kadar.
Sana her zaman söylüyorum: Senin yüzünde gülmek var.
Sanki hiçbir şey uyaramaz içimizdeki sessizliği, ne söz, ne kelime, ne hiçbir şey.
Sarılıp gövdesine sımsıkı, bir kadın kendini doğurabilir isterse.
Sesindeki huzuru kimse bilmesin, kıskanırım.
Sevgiler gönderirdi nedense utanırdı da bundan gönderir gönderir geri alırdı bir gücenikliği sonra.
Acılar da acılaşıyor gittikçe sanki, bir azarlanmayla ölümünü düşünen çocuklar gibi.
Alıp başımı gideceğim biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin, nereye ama, nereye olursa gitmenin. Hüzünle karışık bir ağrısı.
Bakmayın etrafımda çok insan dolandığına; sırılsıklam yalnızım aslında.
Bana kalbimdesin deme! Bilirsin, kalabalık yerleri sevmem.
Bazen arkana bile bakmadan gitmek istersin. Öyle herşeyi bırakmana felan da gerek yok. Anıları bırakabilsen yeter.
Bazen diyorum ki onu kafama takmamalıyım. Sonra da diyorum ki; önce kalbimden atmalıyım.
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde; oysaki seninle güzel olmak var.
Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız yeni bir dil olacak yarın.