Fernando Pessoa Sözleri
Aptallık içine karışmadıkça hiçbir zekice fikir genel kabul görmez.
— Fernando Pessoa
DiğerFernando PessoaSözleri
Aşık olmak yalnızlıktan usanmaktır; bu yüzden bir korkaklıktır, kendimize ihanettir.
Asla bir geleceğe sahip olmamış olduğum günlerden birindeyim. Karşımda yalnızca, bir sıkıntı duvarıyla kuşatılmış, taş kesilmiş bir şimdi var.
Baktığım yerden düşüyorum aşağılara. En derin boşluğa hiç bulunmadan orada. Kendisi olmayan boşluk, kaos, bir varolma düşüncesinde dağılan merdivenler, basamakları olmadan.
Başka başka kişiler oldun sen. Bütün başkaları oldun. Ama asla kimse olmadın.
Başkalarına hükmetmeye ihtiyaç duymak, onlara ihtiyaç duymak anlamına gelir.
Başkalarının sizin değerinize inandığına eminseniz, onlardan yana korkunuz olmaz.
Ben hiç bir zaman hiç bir şey olmak istemem, ben hiç bir zaman hiç bir şey olmak isteyemem, ben hiç bir zaman hiç bir şey olmak istemeyeceğim, ama bende dünyanın tüm hayalleri var.
Bir insanın aklının biraz kıt olduğunu, en iyi, başkalarına zarar vermeden espri yapamamasından anlarsınız.
Bir insanın gerçek boyu, görüp yaşadıkları kadardır.
Biz aslında insanları sevmeyiz. Sevdiğimiz, bir insan hakkında oluşturduğumuz fikirdir.
Bütün hayata karşı bir mide bulantısıyla uyandım. Yaşamak zorunda olmanın dehşeti yataktan benimle birlikte kalktı. Her şey gözüme boş göründü bir an ve içimden buz gibi bir ses, hiç bir derdin çaresi yoktur, dedi.
Çaba sarf etmek bir suçtur, çünkü her eylemle bir düş ölür.
Deliler, kendilerine acı veren şeylere teslim olmuşlardır.
Düşünerek yankı ve uçurum yarattım kendime. Derinleşerek kendimi çoğalttım.
En çok anlamak yoruyor bizi. Yaşamak, düşünmemektir.
Gerçek bir bilge, içinden öyle bir tavır benimser ki, dışarıdaki olayların üzerindeki etkisi kesin olarak en aza iner.
Hayat onu ne hale getiriyorsak odur. Yolculuklar, yolcuların kendisidir. Gördüğümüz, gördüğümüzden değil, biz her neysek, ondan ibarettir.
Hayatım: meleklerin yuhalamaları arasında afişlerden silinmiş, sadece ilk perdesi oynanmış bir trajedi.
Hayatla aramda ince bir cam var. Açıkça görmeme ve anlamama rağmen dokunamıyorum hayata.
Hayatta daima yalnız bir adamın düşü ol, bir aşığın sığınağı olma sakın.
Hayattan çok az şey istedim ama o, o kadarını bile esirgedi benden.
Hepimizin iki yaşamı var; sahici olanı çocukluğumuzda düşlediğimiz yaşam, sahte olanı başkalarıyla ortaklaşa yaşadığımız.
Hepimizin iki yaşamı var: bir tanesi gerçek olan, çocukluğumuzdan beri bir sis perdesinin arkasında düşünü kurduğumuz ve erişkin olarak da düşünü kurmayı sürdürdüğümüz; bir de yalancı olanı, başkaları ile paylaştığımız ve bir gün tabutta bitecek olan güncel, pratik yaşamımız.
Her şey ilgimi çeker, ama hiçbir şey beni avucunda tutamaz.
Her şeyden aldığım zevki yitiriyorum; her şeyi zevksiz bulma zevkim de dahil.
Her yağmur damlasıyla doğada ağlayan, ıskalanmış hayatımdır... Günün hüznünü boş yere toprağa akıtan damla damla, sağanak sağanak yağmurda bendeki belirsizlikten bir şeyler var.
Her zevk bir kusurdur çünkü hayatta herkes zevk peşinde koşar ve herkes gibi davranmak, kusurların en siyahıdır.
Hiç olmazsa kendimi bir şeye adaya bilseydim bir ideal ya da bir kanarya, bir köpek, bir kadın hatta tarihsel bir araştırma, gereksiz bir dil bilgisi probleminin imkansız çözümü. Belki o zaman mutlu olurdum. Bu hiçler benim için bir şey olurdu.
Hissetmek ne renktir acaba?
İçimin derinlerinde yığınla dostum var benim.
İhtiyaçlarını en aza indir ki, hiçbir konuda başkalarına bağımlı olmayasın.
İnsan, bir düşten de somut bir işten olduğu kadar yorgun dönebilir. En çok yaşadığımız zaman, çok düşündüğümüz zamandır.
İnsanın ilmi büyüktür; ama cahilliği sınırsızdır. Hiç bilmediği gökleri dikkatle inceler; bilmediği şeyleri derinleştirir, kelimelerin bile ne olduğunu bilmeden konuşur; böylece yaşar ve ne hayatın ne de ölümün ne olduğunu bilemeden ölür. Yürekler acısı.
Irmağın karşı kıyısı, karşıda bulunduğuna göre, asla bu taraftaki kıyı değil; çektiğim acıların tek nedeni de bu.
İyi bir düşçü asla uyanmaz.
Kalbimde sıkıntılı bir huzur var ve dinginliğim tamamen kaderime razı olmamdan kaynaklanıyor.
Kalp düşünebilseydi eğer, atmaktan vazgeçerdi.
Kölelik bu hayatın yasasıdır. İsyan etmenin de kaçmanın da mümkün olmadığı, kayıtsız şartsız boyun eğilen yasa budur. Kimileri köle doğar, kimileri sonradan olur, kimileri ise köleleştirilir.
Kuş, ayaklarını yere sağlam basarak havalanır.
Mükemmeliyeti kutsarız zira ona sahip olamayız, olsaydık da istemezdik onu. Mükemmeliyet insana mahsus değildir, insanlık kusurludur.
Mutsuzluğunun farkında olmayan, kendini mutlu sanan insanları gördükçe ürperiyorum.
Müziğin ya da düşün hafif bir soluğu, ne olursa olsun, yeter ki öyle ya da böyle bir şey hissetmemizi sağlasın, ne olursa olsun, yeter ki bizi düşünmekten alıkoysun.
Ne mutlu yaşamlarını kimseye emanet etmeyenlere.
Nice limanlara yanaşacak gemiler var elbette, ama hiçbiri hayatın ıstırap vermez olduğu limana varmayacak, her şeyi unutabileceğimiz bir rıhtım da yok.
Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.
Olduğum yerde olmayana, asla olamadığım şeye ait oldum hep. Ne kadar değersiz olursa olsun, ben olmamak kaydıyla her şeyi şiirsel buldum. Ben, bir tek hiçliği sevdim.
Olmak istediğimle başkalarının gözündeki ben arasındaki boşluğum ben.
Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan? Hayatımı toprağa veriyorum...
Özgürlük içimde yoksa, hiçbir yerde yok demektir.
Aptallık içine karışmadıkça hiçbir zekice fikir genel kabul görmez.