Fyodor Mihayloviç Dostoyevski Sözleri
Ben benimle gözümün içine bakarak konuşanları severim!
— Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
DiğerFyodor Mihayloviç DostoyevskiSözleri
Ben gerçekleri söylemekten hoşlanan bir insanım ve hiç olmazsa içimde bu duygunun körelmemiş olmasıyla gurur duyuyorum.
Ben hasta bir adamım. Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.
Bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.
Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.
Benim iyi yürekliliğimden yararlanıp hep böyle iğneleyici şeyler söylüyorsunuz.
Benim özgür kişiliğimin bir başkasının egemenliği altında olduğuna inanılmasını, kendim için bir hakaret sayarım.
Bil ki, 'mutlu son' diye bir şey yoktur. Bir şeyde 'son' varsa, orada mutluluk yoktur.
Biliniz ki, yanlış insana karşı duyulan sevgi çabuk unutulur.
Bir ağacın önünden onu sevmeden, onun var oluşundan mutluluk duymadan geçilebileceğini aklım almıyor.
Bir fikir ayrılığına rağmen karşındakine saygı duyabiliyorsan, insan olmuşsun demektir.
Bir gün bana, göz kamaştırıcı dehaların da korkunç birer alçak olabileceklerini, bunlardan birinin ötekine engel olmadığını söylemişti.
Bir insanı gülüşünden tanımak mümkündür. Eğer hiçbir özelliğini bilmediğiniz bir insanı gülüşünden sevdiyseniz, onun iyi bir kişiliğe sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz.
Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.
Bir insanın karakterini can sıkıcı psikolojik çözümlemelerden çok, gülüşünden anlamak mümkündür.
Bir insanın yaşam boyu yüreğinizde yer etmesi için, bazen bir bakış bile yeter.
Bir katilden daha cani insanlar gördüm. Umudumuzu öldürenleri gördüm.
Bir toplumda hırsızlar, katiller, serseriler rahat dolaşıyor ve iş yapıyorsa o toplum iyi yönetilmiyordur.
Birçok şey bu dünyada bizden saklıdır, ama buna karşılık, semavi dünyayla aramızda canlı bağlar bulunduğunu bildiren gizli duygular bağışlanmıştır. Zaten duygularımızın, düşüncelerimizin kökü de burada değil, başka alemdedir.
Biri eğer gözlerini senden kaçırıyorsa; emin ol ki o gözlerde sana ait bir şeyler vardır.
Birkaç tavşanın peşinden koşan hiçbirini tutamaz.
Birlikte hiç gülmediğin bir kimseyi gerçekten sevemezsin.
Bizim zamanımızdan birine orijinal biri olmadığını, belirgin bir yeteneği olmadığını, zayıf kişilikli, sıradan biri olduğunu söylemekten daha incitici bir şey yoktur.
Böylesine güzel bir gökyüzünün altında, bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?
Bu dünyada iki tür insan vardır: Biri önem taşıyanlar, diğeri taşımayanlar.
Bu dünyadaki en zor şey, kendi kendine sadık kalmaktır.
Budalalık düzdür, kurnazlıktan yoksundur. Zeka hileye, sinsiliğe başvurur. Akıllılıkta hile ve namussuzluk, aptallıkta doğruluk ve namus vardır.
'Dünya mı yıkılsın yoksa bir bardak çay mı içersin?' deseler. 'Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme' derdim.
Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.
Acı ve ızdırap daima büyük bir zeka ve derin bir yürek için kaçınılmazdır. Gerçekten büyük insanlar, sanıyorum ki, yeryüzündeki en büyük üzüntüye sahiptir.
Acıda hazların en tatlısı saklıdır.
Acıma duygusu insan yaşamının en önemli, belki de tek yasasıdır.
Alışkanlık. Neler yaptırmaz insana!
Ancak acı çekerek kendimizi bulabiliriz.
Anıların güzel olanları da, kederli olanları da hüzünlendirir insanı.
Aptallık yüzünden namuslu olan pek çok insan vardır.
Arzularımı yok edin, bütün ideallerimi silin, bana daha iyi şeyler gösterin, seve seve peşinizden koşarım.
Aşk olduktan sonra saadetsiz yaşanabilir.
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
Baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır yeryüzünde bunlar; mucize, sır ve otoritedir.
Başka bir sefer de aşık olmayı çok istedim, hatta iki kere. İnanın bana baylar çok acı çektim. Ruhunun derinliğinde acı çektiğine inanmıyorsun, güleceğin geliyor, ama acı çekiyorsun, hem de en hakikisinden, katıksızından, kıskanarak, kendinden geçerek...
Başkalarından beklentini bitirdiğin an, bilmediklerini de kendinden öğrenir insan!
Başkalarını yargılayabilmek için önce yargıç olmak, yargıç olabilmek için de acı çekmek gerekir.
Başkasından saygı görmek istersen, kendi kendine saygı duymayı öğren; en önemlisi bu. Ancak bu şekilde kendini saydırabilirsin.
Bazen en çılgın, en imkansız görünen fikir kafanızda öyle kuvvetli bir yer edinir ki, öyle veya böyle gerçekleşeceğini zannedersiniz.
Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
Bazen insanları, acılarında ki benzerlik kadar birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur.
Bazen susarsın, yenilmiş sanırlar seni; eksik ve yaramaz. Unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz.
Bazı insanların düşmanlığı, dostluklarından daha yararlı oluyor.
Belirsizlik, en kötü ihtimalden daha acı vericiydi.
Ben benimle gözümün içine bakarak konuşanları severim!