Hakan Günday Sözleri
Bir daha dönüp bakmayacağım geçmişe. Anlata anlata yiyip bitireceğim onu.
— Hakan Günday
DiğerHakan GündaySözleri
Bir sabah hayallerimden uyanıp hiçbir şey hatırlamayacağım.
Bir yerde okumuştum, her basamak dört saniye hayat uzatıyormuş. Asansöre binerek intihar mı etseydim?
Çok mutsuz sonların birinci şartı çok mutlu başlangıçlardır.
Çok şey gördüm, beni yüzüstü gömün.
Dertlerinizi başkalarına anlatmayın. Çoğunun umurunda olmaz, geri kalanı ise memnun olur.
Dile getirilemeyen nefretten büyüğü yoktur. Dile getirilemeyen aşk gibisi yoktur.
Düşünceler mükemmel, ancak davranışlar kusurludur. Bir insanı sevdiğini düşünmek, ona bunu söylemek ve ardından sarılmakla anlatılamayacak kadar mükemmeldir.
Hala mutluluktan bahsediyorsun. Senin ruhun hasta, iyileşemezsin...
Hatıralarında yaşayanlar, donarak ölürler.
Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki; kendini sevdiklerinle savaşırken, nefret ettiklerinle sevişirken bulursun.
Hiçbir şeye dönüp bakma. Özellikle de kendine. Bozuk bir fotoğraftan başka bir şey göremezsin. Üzerine tek bir saniye binsin, sesler bile değişir. İnsan, doğru hatırlayabilen bir mahluk değil. Bu yüzden hatırlamaya çalışma.
Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.
Hiçbir yeri, bir gün geri dönmek için terk etmedim.
İnsan başka birinin fotoğrafını niye saklar? Hala onu düşündüğü için herhalde. Değil mi? Hatta hala onu sevdiği için.
İnsanın kendine verebileceği en acılı cezadır uykusuzluk. Dayanılması en zor olanıdır.
İnsanın tek gerçek özgürlüğü, yalnızlığıdır.
İnsanlar.. Dedim fısıldayarak. Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken.. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı.
İnsanları anlamak zor değil. Hepsinin de doğum izleri gibi karakter izleri var sağlarında sollarında. Dikkatli bakmak yeter.
Ne yapmak istediğini bilmiyorsan, ne yapmamak istediğini düşün!
Sorarlarsa, 'Ne iş yaptın bu dünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından.
Ve bütün insanlar hayat tarafından dövülür, nadiren de ödüllendirilir. Bu kadar basit.
Ve en büyük acının kendininki olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan habersiz tüm gerizekalılar gibi.
Ve herkes görünene aldanmaya hazırdı. Çünkü görünene aldanmak, hayatı dayanılır kılmanın ilk şartıydı.
Ve kafam, il olma izni alabilecek kadar kalabalıktı.
Yarar yok bu dünyada! Ölüm varsa yarar yok! Ölüm bütün sihri bozar. Kurtardığın hayatlar da ölür. Aldığın Nobeller de paslanır. Doğduğun evler de yıkılır. Bin yıl yaşa, görürsün! dedim kendime.
Adını çok düşündüm. Bildiklerimden hiçbirini yakıştıramadım. Seni bulduğum gün, senden duyacağım. Bu yüzden tahmin etmeyi bıraktım. Şimdilik sana 'Sevgilim' diyorum. Umarım kızmazsın.
Bağımlılıktan nefret ettim. Gitmemi, terk etmemi engeller diye. Ne bir maddeye, ne de bir insana bağlandım.
Belki de seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir..
Belki de tek sorun şuydu: biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman. Ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk. Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye.
Belki de varlıklarından şüphe ettiğim bütün duygular içimde ama onları uyandıracak olanlar ortada yok. Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan.
Ben aşıktım, o kumraldı.
Benimle savaşma. Çünkü kazanırsan, kaybedersin.
Bir daha dönüp bakmayacağım geçmişe. Anlata anlata yiyip bitireceğim onu.