Halil Cibran Sözleri
Onlar bizim önümüze altın ve gümüşten olan zenginliklerini sererler, bizse onların önüne kalplerimizi ve ruhlarımızı sereriz. Buna rağmen onlar, hala kendilerini ev sahibi, bizi ise misafir sayarlar.
— Halil Cibran
DiğerHalil CibranSözleri
Benim bazen hüzünle dolu olmamın sebebi geçmişi hatırlamamdandır. Ama, eğer neşe ile hüzün arasında bir tercih yapmak durumunda olsaydım kalbimdeki hüzünleri dünyanın tüm neşesine değişmezdim.
Beraberliklerinizde boşluklar olsun. Aranıza cennetin rüzgarları girebilsin.
Beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner: deli ve dahi.
Bilmen gerekenlerin sonuna ulaştığında, duyumsaman gerekenlerin başında olacaksın..
Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine.
Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
Bir insanı sustuğu yerlerden tanıyabilirsiniz.
Bir insanın basireti kendi kanatlarını başka bir insana ödünç veremez.
Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.
Bir tür kavuşmadır hatırlayış, unutuş bir özgürlük.
Biri sana kötülük ederse unut, ama sen birine kötülük edersen hiç unutma.
Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
Bırakın bugününüz, geçmişi anılarla, geleceği ise özlemle kucaklasın.
Bugüne kadar yalnızca, 'Sen kimsin?' diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim...
Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.
Çocuklar, sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla.
Çoğu pratik zekalı insan, hayalperestlerin alın teri ile ekmek yer.
Cömertlik, bana senden daha çok gereksindiğimi değil, benden daha çok gereksindiğini vermendedir.
Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, 'neden elbisen yok?' diye sorar, ne de evsiz olana 'evine ne oldu?' der.
Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.
Çünkü salt zaman öldürmek için bir arkadaş aramanızın anlamı olabilir mi? Onu, zamanı yaşatmak için arayın.
Deli ol ve bize algının peçesinin ardındaki gizleri anlat. Hayatın amacı, bizi bu gizlere yakınlaştırmaktır; ve delilik bunun en hızlı atıdır.
Denizin şarkısı sahilde mi sona erer yoksa onu dinleyenlerin yüreklerinde mi?
Dişlerinizle bir elmayı çiğnerken ona gönlünüzde deyin ki: 'tohumların benim bedenimde yaşayacak ve geleceğinin tomurcukları benim yüreğimde çiçek açacak. Rayihan benim nefesim olacak, birlikte sevineceğiz bütün mevsimlerde.'
Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
Doğuran aşk, yaratan başkaldırı, yetiştiren özgürlük, üç görünüşüdür tanrı'nın ve zeki evrenin ifadesidir tanrı.
Dost ihtiyacın olduğu anda yanında olandır; ve o, sevgiyle ekip, şükranla biçeceğin tarlandır.
Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur; asla bir fırsat değildir.
Dostum göründüğüm gibi değilim. Görünüş, sadece giydiğim bir elbisedir.
Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir.
Akil öğretmen öğrencilerini kendi hikmet evine değil, akıllarının sınırlarına götürendir.
Allah düşündü, ilk düşüncesi melekti. Allah konuştu, ilk konuşması insandı.
Anımsamak bir tür buluşmadır.unutmak ise bir tür özgürlük.
Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.evet, bir nirvana var; o, köyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır.
Arzu hayatın yarısıdır kayıtsızlıksa ölümün.
Aşk acısı mırıldanır; bilgi acısı konuşur; arzuların acısı fısıldar; fakirlik acısı yalvarır. Ancak ortada aşktan daha derin, bilgilerden daha şerefli, arzulardan daha güçlü ve fakirlikten daha acı bir üzüntü daha vardır. Ancak gözleri yıldızlar gibi parlak olan bu acı dilsizdir, hiç sesi çıkmaz.
Aşk kendisinden başka hiçbir şey vermez ve kendisinden gelmeyen şeyi almaz. Aşk sahiplenmez ve sahiplenilmez.
Aşk size taç giydirdiği zamanlarda bile sizi çarmıha gerer.
Aşk ve şüphe bir arada bulunmaz.
Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.
Bana 'Seni anlamıyorum.' demen, haketmediğim bir övgü, haketmediğin bir yergidir.
Bana kendini tanısaydın bütün insanları tanırdin diyorlar. Ben de onlara diyorum ki: bütün insanları tanıyana dek kendimi tanıyamam.
Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
Bana susmayı ver, gecenin hücumlarına meydan okuyayım.
Başınıza tacı oturtacak olan da, sizi çarmıha gerecek olan da sevgidir.
Başkalarının haklarını korumak, hayattaki en asil duruştur.
Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
Bazen uzakta olan bir dost, yakında elinizin altında olan bir arkadaştan daha iyidir.
Bazı kitaplar, insanı delirten sevgililere benzerler: aklımızı onların yaprakları arasında yitirir, kendimizi ve kendimizde olanları, onların satırlarında araştırırız.
Bazıları hayatlarını okuyarak geçirirler ama ak kağıda yazılmış kara sözcükleri okumaktan öteye gitmezler: bu sözcüklerin şiddetle akan bir ırmağın ortasına atılmış taşlar olduğunu ve bizi bir kıyıdan ötekine geçirmeye yaradığını anlayamazlar; oysaki önemli olan karşı kıyıdır.