Hasan Nail Canat Sözleri
Sahne tozu yutmadan oyun yazarı olamazsınız.
— Hasan Nail Canat
DiğerHasan Nail CanatSözleri
Sanat sadece Hakk için kullanılırsa makbuldür. Gerisi hikaye.
Sanat, gülü incitmeden gül yaprağına şiir yazmaktır.
Sanat, isyanın estetik boyuta taşınmasıdır.
Sanat, kılıcın keskin yüzünde yürümektir.
Sanata gereken ilgiyi göstermemek suçtur.
Sanatçılara sorarsanız 'Tiyatro talihsiz bir meslektir' derler de bir türlü 'Biz bu millete layık olamadık' demezler.
Sanatın katılmadığı her hadise çirkindir. Bıktırıcı ve uzaklaştırıcıdır. Sanatsız tertip edilen geceler hatta mitingler, dostların yüreğine sızı, düşmanın ağzına gülücüktür.
Şimdi yeniden doğsam, tüm çektiğim sıkıntıları bilmeme rağmen davam için yine tiyatrocu olurdum.
Televizyon, güzel sanatların çöplüğüdür.
Tiyatro benim için en güzel bir sanat dalıdır.
Tiyatro konusunda devletten yardım alma bana biraz ters geliyor.
Tiyatro yapacağınız zaman karşınıza çıkan zorluklar, sizi şimdiden yıldırmamalı.
35 yıl önce tiyatro yapacağımız zaman afişler için, kostümler için arkadaşlardan borç alırdım, bugün de değişen bir şey yok!
Allah canımı sahnede alsın.
Allah kuşları kanatsız, dostları Canat'sız, milleti sanatsız bırakmasın.
Babam ilim adamı olmamı çok istiyordu ama ben film adamı oldum.
Bana sığınağını söyle, ben kimliğini doldurayım. Niye derseniz, bir insan bunalıma girdiğinde meyhaneye gidiyorsa onun sığınağı içki şişesidir. Eğer bir insan bunalıma girdiği zaman secdeye gidiyorsa o adam kurtarıcısını bulmuş demektir.
Ben anlatmak istediğimi en uygun biçimde anlatırım. Neticede yaptığım tiyatroda her türün rengini bulabilirsiniz. Önemli olan da bizim tiyatromuzun bizim rengimizi bulmasıdır.
Ben insanın zaman zaman arabeskleştiğine, zaman zaman da klasikleştiğine inanıyorum.
Ben sözümü sahnede söyledim.
Ben tiyatroda fazla gürültü çıkarmaya, insanı tahrik edici şeyleri yapmaya taraftar değilim.
Ben tiyatronun bağımsızlığından yanayım.
Ben Tolstoy'u okurken hiç yabancılık çekmedim. Tolstoy bize çok yakın. Türkiye'de keşke Tolstoy gibi insan olsaydı. Ama öyle düşünce çamurunun içinde yaşıyoruz ki bırakın Tolstoy'u, Yunus Emre bile çeker giderdi herhalde.
Biz kendi sahnemizde Batı insanının bunalımını seyrederiz. Seks ve hızlı yaşantı gençliğin ulaşılacak hedefi olarak biliniyor. Manevi değerler ve milli kıymetler sinema ve tiyatroların alay konuları oldu.
Biz Milli Tiyatro meşalesinin yanmasıyla vazifeli kıvılcımlarız.
Biz müslümana yakışır bir üslup bulabilmek için, Batı'nın bütün uygulamalarını bilmek ama hiçbirini bütün olarak taklit etmemek zorundayız.
Bizimkiler asıl kaynağı bizde olan bir tiyatronun türünü gidiyor Avrupalı'dan tekrar öğrenip Türkiye'ye getiriyor. Bu büyük bir cinayettir.
Bu ümmeti ancak iki şey kurtarır; İLİM ve İBADET.
Cahil müslümandan Allah'a sığınırım.
Dostunu fazla kullanma ki eskimesin.
Dünyadaki bütün sular insanı bedenen temizler, ibadet de insanın ruhunu temizler. Hem bedenen hem ruhen temiz olan insanlar cennetin kapısını tekmeyle açar.
Ebû Cehil'den beri kafire hasret kaldık.
Ekmek uğrunda yapılan savaşlar, hayatın devamı için vazgeçilmez değerdir. Ama insanın biricik hedefi ve yaratılış gayesi değildir.
Ektiğim son fidanlar çok güzel yeşerecek
Eski dostlar bir makâma geldikleri zaman hemen yeni dostlar aramaya başlarlar. O sırada eski dostlarını kaybetmeye başlarlar.
Gül bahçesinde gül olmak değil, bahçevan olmak insanda şiiri zorlar.
Günah işlemeden bir sanat yapacağım.
Hayat mutlaka çok önemli ama hayatınızı kurtaracak kadar olmamalı bu önem.
Hayatın içindeki zontaları söküp atmanın çaresi sanattır.
Hayatta en çok sevdiğim şey samimi muhabbettir.
Hemen hemen her tiyatro temsilimizin sonunda Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü'nü okudum. O Sakarya Türküsü'nde bir mısra var ki, beni dehşete düşürür; 'Siz hayat süren leşler'. Ve hayatım boyunca hayat süren leş olmamak için mücadele ettim.
Kim mahkemeye veriliyorsa, hapis yatıyorsa, bir yerde yakalanıyorsa daha çok sanatçı oluyor.
Kitap okuma ve anlama kabiliyetimiz çok zayıf. Bir türlü anlayamıyorum; İnsanın yazdığını insanlar neden okumaz?
Kocakarı imanını yakalamaya çalışıyorum.
Milletine güvenmeyen sanatçının milletiyle yapacağı manevi alışveriş çarpıktır.
Milli Piyango denilen kumar mekanizması ne kadar milli ise, sahnelerimizde sergilenen oyunlar da o kadar millidir. Ramazan geceleri ibadet mi millidir, yoksa bu mübarek gecelerde Kanto seyretmek mi?
Ne kadar delisin, o kadar oyuncusun.
Özgürlük ruhu ağırlıklarından ve kirlerinden arındırmakla mümkün. Yoksa, bedenin dilediğini yapabilme saçmalığı değildir.
Riyâsız olan her şey güzeldir ve insana farklı hazlar verir.
Sahne tozu yutmadan oyun yazarı olamazsınız.