Hermann Hesse Sözleri
Ve Tanrı'nın söylediği şeylerin hepsine minnet duyarak hak veriyordu.
— Hermann Hesse
DiğerHermann HesseSözleri
Bir kez kaçar uçurtması, sonra gökyüzüne küser insan.
Birisi mutluluğuyla ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demektir.
Bizzat sorumluluk yüklemek ve düşünmek istemeyenlerin lidere ihtiyaçları vardır.
Çocuksu mutluluğumun bulanıp duruluğunu yitirdiği bütün saatlerde içimde uyanan duygu korkuydu yalnız, korku ve güvensizlik.
Çok konuşuyoruz. Bu zekice konuşmaların hiçbir değeri yok, hiç yok. İnsanı kendi kendisinden uzaklaştırır, o kadar. Kendi kendinden uzaklaşmak da günahtır. Yapılması gereken, insanın tıpkı bir kaplumbağa gibi, kendi içine girip yerleşebilmesidir.
Düş kırıklığına uğramış, yürüdüm; nereye gittiğimi bilmiyordum, ne bir hedef vardı önümde, ne uğrunda çaba harcayacağım bir şey ne de bir ödev. İğrençti tadı yaşamın, içimde epeydir biriken tiksintinin doruk noktasına ulaştığını duyumsuyordum, yaşam beni
Eğer bir insandan nefret ediyorsan, Onun içinde sana ait olan bir parçadan nefret ediyorsun demektir.
Ermişlik mertebesine götüren en kestirme yollardan biri de günahkarlıktır.
Genç adam sevmiş ve sevgide kendini bulmuştu. Oysa çokları sever, ama sevgide yitirirler kendilerini.
Gerçekten arayan biri, gerçekten bulmak isteyen biri, hiçbir öğretiyi benimseyemez.
Günümüzde yaşamak, yaşamaktan zevk almak isteyen birinin senin gibi, benim gibi bir insan olmaması gerekiyor. Zırıltı yerine gerçek müzik, eğlence yerine kıvanç, para yerine ruh, gelişigüzel etkinlikler yerine gerçek iş, oyun yerine gerçek tutku arayan birine bu sevimli dünya yurt olamaz.
Hayatta önümüze iyi veya kötü neler çıkarsa çıksın bunlara anlam verebileceğimize ve bunları değerli bir şeye dönüştürebileceğimize her zaman inandım ve hala inanıyorum.
Henüz insan aşamasına ulaşmış değiliz, yalnızca insanlığa giden yolun üzerindeyiz.
Her bilim bir bakıma düzene sokma, sadeleştirme uğraşıdır; sindiremeyeceği şeyi akıl için sindirilebilir duruma getirmektir.
Her insanın bir tek gerçek işi vardır: kendine giden yolu bulmak.
Her sevişmeden sonra sevgililer birbirlerinden, biri ötekine hayranlıkla bakmadan ayrılmamalıydılar; hem yenmiş hem yenilmiş olmalı, herhangi birinde aşırı doymuşluk ya da bıkkınlık duygusu uyanmamalı, sömürdükleri ya da sömürüldükleri duygusuna kapılmama
Her zaman böyle insanlar vardır, yaşama en aşırı istekleri yöneltir, kendi salaklık ve kabalıklarına bir türlü katlanamazlar.
Hiç kimse kendi içinde yaşamadıkça başkalarının ruhlarındaki kıpırtıyı anlayamaz.
İçimde duyumsadığım şey, içimde bir kor gibi yanan ateş, büyük bir güçle beni önüne katıp sürükleyen bu özlem, mart ayında esen ılık bir rüzgar gibi buzları çözüp eriten bu tutku körpeydi, yeni ve gerçekti.
İçinde kitaplar bulunmayan bir ev; yerleri ne kadar değerli halılarla kaplı, duvarları ise ne kadar pahalı resim ve pahalı duvar kağıtlarıyla kaplanmış olursa olsun, yoksul bir evdir.
İdama mahkum biri ensesine inecek baltadan nefret eder, ama bir taraftan da sever onu.
İki insanı birbiriyle her şeyden kolay dost kılacak bir şey varsa o da müziktir.
İlk kez tadıyordum ölümü ve ölümün tadı acıydı, çünkü doğmaktı ölüm, korkunç yenilikler karşısında duyulan dehşet ve ürküntüydü.
İnancın yolu akıldan geçmez, aşk gibidir o da. Günün birinde aklın her şeye yetmediğini göreceksin; o raddeye geldin de darda kaldın mı, bir destek, bir teselli gibi görünen her ne varsa ona uzanacaksın.
İnsan düşüncelerinde ve yaptıklarında ciddiyse, o gerçek bir azizdir.
İnsan ne kadar öğrense yine de öğrenmediği çok şey kalıyor.
İnsanın ruhuna bir tek zarar geleceğine bedenine bin zarar gelsin daha iyi.
İnsanların büyük çoğunluğu yüzmesini öğrenmeden yüzmek istemez. yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için dünyaya gelmişler; suda değil. ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar; düşünmek için değil! Evet, kim düşünür
İster zayıf olsunlar, ister zararlı olsunlar, insanları seviniz ama onları yönlendirmeye kalkmayınız.
Kabul ederek şanssızlık şansa dönüştürülebilir.
Kendi kafasıyla düşünemeyecek ve kendi kendisinin yargıcı olamayacak kadar rahatını sevenler, yasaklara olduğu gibi boyun eğerler.
Kendileri düşünemeyen veya sorumluluk alamayanlar, yaygara koparan bir lidere ihtiyaç duyarlar.
Kör kalbimin sesine uyarak anne ve babama, sevdiğim eski 'aydınlık' dünyaya bağımlılığı seçmiştim; oysa bu dünyanın biricik dünya sayılamayacağın biliyordum artık.
Kuş yumurtadan mücadele ederek çıkar. Bu onun dünyasıdır. Doğmak isteyen, bir dünyayı yıkmak zorundadır.
Kuş, doğmak için, dünyası olan kendi yumurtasını kırmak zorundadır.
Kuş, yumurtadan çıkmaya savaşıyor.Yumurta dünyadır. Doğmak isteyen, bir dünyayı yok etmek zorundadır. Kuş Tanrı'ya doğru uçuyor, Tanrı'nın adı Abraxas'tır.
Nasıl ki delilik yüksek bir anlamda tüm bilgeliğin başlangıcıysa, şizofreni de tüm sanatın, tüm düşlerin başlangıcıdır.
Nietzsche gibi biri bugünkü sefaleti bir kuşaktan çok daha fazla süre önce yaşamak zorunda kaldı; onun tek başına hiç anlaşılmadan yaşadığını bugün binlerce insan yaşamakta.
Rahatlığın sona erip sıkıntının başladığı yerde, yaşamın bize vermeyi amaçladığı eğitim başlar.
Sağlıklı insan duygularını ve düşüncelerini açıkça ifade eden insan demektir. İfade eden diyorum, bastıran değil.
Ah şimdi bir dostum olsaydı, rastgele bir tavan arasında kalan, yanı başında kemanıyla mum ışığında düşünüp duran bir dostum!
aman zaman hoş bir saat geçirebilmek için ne çok sevincin, huzurun ve vicdan rahatlığının tutumlu bir davranışla kaldırılıp bir kenara konması gerekmektedir.
Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak.
Bazen olmak istediğimiz yer ile olduğumuz yer arasındaki fark gözlerimizin içine baka baka sıkar boğazımızı. Buna acımasız gerçek diyoruz.
Bazılarımız dayanmanın bizi güçlü kıldığını zanneder. Ama bazen bizi güçlü yapan bırakmaktır.
Belki de insanın yaşantı açlığından sonraki en büyük açlığı unutma açlığıdır.
Ben hep dışarıdaydım, hep kıyıda kenarda kalacaktım; tek başıma, güvensiz, sezgilerle dolu ve bir kesinlikten yoksun yaşayıp gidecektim.
Bilgelik bir başkasına anlatılamaz; bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik aptalca bir şey gibi gelir kulağa.
Bir baba çocuğuna burnunu, gözlerini hatta aklını miras bırakabilir, ama ruhunu veremez; ruh her insanda yenidir.
Bir insanın hazinesini ve bilgeliğini oluşturan şeyin, bir başkasının kulağına her zaman aptalca gelmesine de hiç diyeceğim yok.