İhsan Fazlıoğlu Sözleri
Kabile kafası ile düşünenler, milletin vicdanını his edemezler... Kabile çadırını korurken, milletin evini yakar; kül ederler.
— İhsan Fazlıoğlu
Diğerİhsan FazlıoğluSözleri
Kendi oyununu kuramayan milletler, başka milletlerin kendilerine kurduklarını vehmettikleri oyunları anlamakla zaman kaybederler.
Kendini ihmal edip başkalarına dikkat kesilen kişi, daha yaşarken bedenini mezara çevirir, aklını çöle.
Kibir, kişinin sahip olduklarını hak etmediği korkusundan kaynaklanır.
Kişi, başkalarını yok ederek değil, ancak kendi varlığının kalitesini artırarak başarılı olabilir.
Konuşabileceğin biri varsa 'yalnız' değilsindir; ama dertleşeceğin biri varsa arkadaşın; hemhal olabileceğin biri varsa dostun var demektir.
Maneviyatı olmayan bir toplum vicdansızlaşır, birbiri ile savaşır; fikriyatı olmayan bir toplum ise gayesini kaybeder, iddasızlaşır.
Millet kendisini bir arada tutan anlam-değer dünyası çözülünce yıkılır.
Niyet sahibi dertli bir kişinin adım atması mekanı yola dönüştürür; kişiyi de basit bir yürüyenden, yolcuya.
Ömrünün bir döneminde, öğrenmenin zorluğuna katlanmayan, yaşamının tümünde cehaletinin utancına sabr etmek zorunda kalır.
Tek marifeti milletinin tarihi tecrübesi ile anlam değer dünyasını tahkir olan aydınlar, bu millet için kağıt israfı ve eğitim zayiatıdır.
Toprak altında iken dümdüz yatabilmek için toprak üstünde iken dimdik durabilmek gerekir.
Uğruna ölümü göze alacağı kadim değeri bulunmayan millet tarihten silinir; ancak yenilenmeyen millet de en nihayet yeni karşısında yenilir.
Yalnızca kullanılmayan uzuvlar değil kullanılmayan duygular da körelir. Aklınız ile kalbinizi sürekli kullanınız; biri bilgidir diğeri sevgi.
Yaşamı bırakan rezil olur, yaşama küsen sefil, yaşama direnen ise asil.
Yeryüzünde en tehlikeli kişi, kendi varlığını, başkalarının yokluğuna bağlı görendir.
Yürürken yolun sonuna odaklananla dostluk etme; çünkü kestirmeyi bulduğunda seni yüzüstü bırakır; zira dostluk sona değil, yola nisbetledir.
Zekasını başkalarının yanlışlarını bulmaya yoğunlaştıran bir kişi, bir süre sonra kendi doğrularını da kaybediyor.
Aklında fikir olmayanın, dilinde küfür; kalbinde muhabbet olmayanın elinde şiddet olur.
Aşırı övenler ile aşırı sövenlerin ortak noktası, hep saklayacak bir şeyleri olmalarıdır. Saklayan, korumak için dikkati uçlara çeker çünkü.
Bir insanın sureti, siretinde ortaya çıkar. Bu nedenle, bir kişiyi tanımak istiyorsanız, yoluna, yoldaşına, yol alış tarzına bakınız.
Dünyanın ahlakça en dibe vuran kişisi, dostunun özelini araştıran ve ayıbını biriktirendir.
Dürüst insan 'çare' bulamadığında, derin bir sukûta bürünür; hesabı olan ise sürekli kendini kandıracak 'bahaneler' üretir.
Gece çayı, zifiri karanlıkla demlenir; dert ile tatlandırılır; hüzün ile içilir. Ve kitap okumakla anlamlandırılır.
Gerçeklerle yüzleşmeyenler, hayallerle avunurlar.
Günümüzde dini pratiğin öznesi insan değil piyasadır; bu nedenle din insanı dönüştürmüyor; vicdanını rahatlatıp daha ahlaksız kılıyor.
Hakikati bir ideoloji içinde idrak etmek, kuşu bir kafes içinde tanımaya benzer.
Halis bir niyet ile çıktığın yolda yaptığın yanlışlar doğruna azık olur.
Hayreti olmayanın ilmine itibar; gayreti olmayanın ameline itimad etme.
Hüzünlenmeyen kişi aldırmaz kişidir. Hiç bir şey yapamayan en azından hüzünlenmelidir; çünkü hüzün insanı diri tutar.
İnsan yaşamında bir kez de olsa kendine şu soruyu sorup yanıtlamalıdır: Sahip olduğum her şeyi kaybettiğimde beni ayakta tutacak olan nedir?
İnsanın yeryüzünde kendini yabancı hissetmesi, yaşamı hayatından bir parçasından, ölümden ayrı düşünmesiyle ilgilidir; çünkü ölümden ayrı düşen yaşan anlamsızdır; anlamsızlık ise insan için trajedidir.
İnsanların hangi dilde konuştuğuna değil, hangi dilde sustuğuna dikkat ediniz.
Kabile kafası ile düşünenler, milletin vicdanını his edemezler... Kabile çadırını korurken, milletin evini yakar; kül ederler.