İmamı Rabbani Sözleri
Dini hükümleri kendi aklıyla anlamak ve aklı ona rehber etmek isteyen, peygamberliğe inanmamış olur. Onunla konuşmak akıl işi değildir.
— İmamı Rabbani
Diğerİmamı RabbaniSözleri
Dünyâyi ele geçirmek için âhireti vermek ve insanlara yaranmak için allahü teâlâyi bırakmak ahmaklıktır.
Edebi gözetmek, zikirden üstündür. Edebi gözetmeyen hakk'a kavuşamaz.
Eflatun, felsefecilerin reisidir. İsa (a.ş.)'in peygamberliği zamanına erişmiştir, ama o'nu tasdik etmemiştir. Cehaleti sebebiyle kendisinin o'na ihtiyacı olmadığını sandı.
Eshâb-i kırâm arasındaki uygunsuzluklar ve mühârebeler iyi düşünceler ve olgun görüşler ile idi. Nefsin arzuları ile ve cehâlet ile değildi. İlm ile idi. İçtihâd ayrılığından idi.
Farzı bırakıp, nâfile ibâdetleri yapmak boşuna vakit geçirmektir.
Fazladan nafile ibadet yapmaktansa, günahlardan sakınmak daha efdaldır. Tıpkı bir farzın edasının, binlerce nafileden üstün olduğu gibi.
Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, işlâmiyet bilgilerini öğreniniz ve bu bilgilere uygun yaşayınız! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz.
Her arayan bulamayabilir, ancak bulanlar arayanlardır.
İyi biliniz ki, bid'at sahibi ile konuşmak, kâfırle arkadaşlık etmekten, katkat daha fenadır. Yetmişiki turlu bid'at sahibi vardır. Bunların içinden en kötüsü, peygamberimizin eshâbina düşmanlık edenlerdir.
İyiyi arayan ruhun muhtaç olduğu asil dost, hakikati seslenen kitaptır.
Kâfırlere kıymet vermek, müslümanlığı aşağılamak olur.
Kıyametli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz.
Melekler, Allah için bir araya gelenlerin bulunduğu yere imrenirler...
Mübahları gelişi güzel kullanan, şüpheli şeyleri yapmağa başlar. Şüphelileri yapmak da harama yol açar.
Ölmek, felâket değildir. Öldükten sonra, basına gelecekleri bilmemek felâkettir.
Tarikat gaye değil vasıtadır, ama vasıtaların da en etkili olanıdır.
Varlıkların en üstünü insandır. Mahlûkların en aşağısı, en kötüsü de, yine odur. Çünkü, âlemlerin rabbının sevgilisi olan muhammed mustafâ insan olduğu gibi, âlemlerin rabbının düşmanı olan ebû cehl bin hisâm da insandır.
Akılsız din olmayacağı gibi, aklı yegane ölçü kabul edip, onun yorum ve hükümlerini din olarak kabul etmek de mümkün değildir. Böyle bir şey, allah'ın gönderdiği din değil, insanın kendi uydurduğu din olur.
Bir farzı vaktinde yapmak, bin sene nâfile ibâdet yapmaktan daha çok faydalıdır.
Dini hükümleri kendi aklıyla anlamak ve aklı ona rehber etmek isteyen, peygamberliğe inanmamış olur. Onunla konuşmak akıl işi değildir.