İmmanuel Kant Sözleri
Aydınlanmanın şiarı şudur: şapere aude! Kendi aklını kullanma cesareti göster!
— İmmanuel Kant
Diğerİmmanuel KantSözleri
Başkalarını kendi amaçlarını gerçekleştirmek için araç olarak görme.
Başkalarının yaptığı hatalardan dolayı öfkelenirseniz, onları değil kendinizi cezalandırmış olursunuz.
Bilgi deneyle başlar ama deneyden doğmaz.
Bilim, organize edilmiş bilgi, Bilgelik, organize olmuş yaşamdır.
Bir kişiden ümit ve uyku'yu alın; dünyanın en bahtsız ve en perişan insanı haline gelir.
Bir şeyi yapmalıysam, yapabilecek durumdayım demektir; üzerime kaçınılmazsa düşen, kurma olanaklarımın da içinde olmalıdır.
Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir sujenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur.
Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalıp ezilmekten yakınmamalıdır.
Bütün sahip olduğumuz bilginin tecrübe ile başladığına şüphe yoktur.
Cömertliğin üç belirtisi vardır: sözünün eri olmak, gereksiz yere övünmemek ve sorgusuz sualsiz bağışlamaktır.
Diyelim ki Tanrının varlığının bilimsel bilgisine ulaştık. Tüm ahlakiliğimiz çökerdi. İnsan her eyleminde Tanrıyı kendisine karşı ya ödüllendirici ya da öç alıcı olarak görürdü. Bu imge kendisini onun ruhuna dayatırdı ve onun ödül umudu ve ceza korkusu ahlaki güdülerinin yerini aldı.
Dogmalar ve kurallar, insanın doğal yetilerinin akla uygun kullanılışının ya da daha doğru bir deyişle kötüye kullanılmasının bu mekanik araçları, erginleşme ve olgunlaşma için sürekli bir ayakbağı olurlar.
Dogmanın ölümü ahlakın doğumudur.
Dünyada hiçbir şey başkalarının hakkından daha kutsal değildir.
Gençlikte günler kısa, yollar uzun; yaşlılıkta ise günler uzun, yollar kısadır.
Hayatın çeşitli güçlüklerine karşı üç şey hediye edilmiştir. Ümit uyku ve gülmek.
Her ne kadar inanmasam da bir tanrının varlığını kabul etmek gerekir.
İki şey var ki, ruhumu hep yeni, hep artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor: üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve vicdanımdaki ahlak yasası.
İnanca yer açmak için bilgiyi bir kenara bıraktım.
İnsan aklı bilgilerinin bir türünde özel bir yazgı ile karşı karşıyadır. Öyle sorular tarafından rahatsız edilir ki, onları geri çeviremez, çünkü ona aklın doğasının kendisi tarafından verilirler; ve gene de onları yanıtlayamaz, çünkü insan aklının tüm yeteneğini aşarlar.
İnsan, eğitilmesi zorunlu olan tek yaratıktır.
İnsanın yaratıldığı böyle yamuk odundan düzgün hiçbir şey yapılamaz.
İnsanlar ışığı görmez, ışıkla görür.
Ne var ki her yandan 'düşünmeyin! Aklınızı kullanmayın!' diye bağırıldığını ısıtıyorum. Subay, düşünme, eğitimini yap!, maliyeci düşünme, vergini öde!, din adamı düşünme, inan! Diyorlar.
Öyle davran ki, davranışların genel kural haline gelsin.
Savaş ulusların hayvanca var oluş durumudur; barış ise insanca var oluş durumu.
Tanrı?nın varlığı hakkında insanın ikna edilmesi gerekli, fakat Tanrı?nın varlığının ispat edilmesi o kadar gerekli değildir.
Tutku derecesinde aşık olan, kaçınılmaz şekilde, sevilen nesnenin hataları karşısında körleşir, genellikle görme yetisini evlilikten sekiz gün sonra tekrar kazanmasına rağmen.
Uçarken havayı kesen ve onun direncini hisseden kuş, bunu havasız yerde daha iyi yapabileceği kanısına kapılabilir.
Zaman sessiz bir testeredir.
Ahlak kendimizi nasıl mutlu edebileceğimizin öğretisi değil; kendimizi nasıl mutluluğa layık hale getirebileceğimizin öğretisidir.
Aklımda merak, şüphe ve saygı uyandıran iki şey vardır: üzerimde yıldız gibi parlayan cennet ve içimdeki ahlak yasası.
Anayasal bir ilke olarak bireyin özgürlüğü şu formül ile ifade edilebilir: Hiç kimse benim mutluluğumun kendi anlayışına göre olması konusunda beni zorlayamaz, herkes kendi mutluluğunu başkalarının özgürlüğünü sınırlamadığı ölçüde dilediği şekilde seçer.
Aydınlanma; kişinin kendi aklını kullanmaya cüret etmesidir.
Aydınlanmanın şiarı şudur: şapere aude! Kendi aklını kullanma cesareti göster!