Jean Paul Sartre Sözleri
Hayata yapılacak o kadar çok hata varki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok..
— Jean Paul Sartre
DiğerJean Paul SartreSözleri
Her biri, belirli bir süre için hayatının anlamını, ötekinin hayatında buluyor.
Her renk sonsuzluğa varır, her canlı kendiyle örtüşür, her şey mutludur kendiyle.
Her şeyi ciddiye alıyordum, sanki ölümsüzmüşüm gibi.
Her şeyin cevabı bulundu. Nasıl yaşamak gerektiği dışında.
Her varoluşan nedensiz doğar ve rastlantı sonucu olur. Kendimi geriye doğru bırakıp gözlerimi kapadım. Ama görüntüler hemen, etekleri tutuşup sıçradılar ve kapalı gözlerimi varoluşlarla doldurmaya geldiler. Varoluş kişinin terk edemeyeceği bir doluştur.
Her yanda tertemiz, gülümseyen, ama gözleri tükenmiş, boşalmış yüzler.
İnsan hiç, hiçbir zaman istediğini yapamıyor, sürüklenip gidiyor.
İnsan olmanın ilk koşulu, bir şiddet eylemine katılmayı dolaylı ya da dolaysız reddetmektir.
İnsan özgürlüğe mahkumdur.
İnsan sahip olduklarının toplamı değil,fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır.
İnsan yataktan midesi altüst, kusarak kalktıktan ve önünde, tekrar yatağa serilene kadar geçireceği on beş uzun, bıktırıcı saat olduktan sonra özgür olmuş olmamış ne çıkardı. Özgürlük insanın yaşamasına yardım etmiyor.
İnsan, nasıl yaşayacağı dışında, hemen hemen her şeyi çözer.
İnsan, uğrunda ölümü göze alabileceği bir şey bulmadığı müddetçe, insan değildir, adam değildir.
İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı takındığı tavırda gizlidir.
İnsanlar kahramanları oynuyorlar; çünkü korkaklar. Azizleri oynuyorlar; çünkü kötü ruhlular. Suikastçiyi oynuyorlar; çünkü yanıbaşlarındaki komşularını öldürmek için yanıp tutuşuyorlar. İnsanlar oynuyorlar; çünkü doğuştan yalancılar.
İnsanlar. İnsanları sevmek gerek. İnsanlar hayranlık duyulacak yaratıklardır. Kusmak istiyorum. Ve birden tamam işte. Bulantı.
İnsanoğlu özgürlüğe yazgılıdır; çünkü, bir kere dünyaya atıldıktan sonra yaptığı her şeyden sorumludur.
İntihar kaçış değil, reddediştir.
Kendimi bırakmak, unutmak, uyumak istiyorum.
Aşk; iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır.boşuna bir çaba, çünkü insan kendi bilincine mahkumdur.
Aslında zeka bir gerekliliktir.
Aydın insanın görevi, düşünmek, hiçbir engel tanımadan, tehlike karşısında bile kendine bir sınır koymadan, koydurtmadan düşünen insandır.
Bana ait sözcükler olsun isterdim. Ama kullandığım bu sözcükler, bilmiyorum kaç bilinçte sürüklendi.
Başka bir deyişle, varoluşçuluk sözcüğü belli bir düşünme biçimini, özel bir davranışı, ruhsal bir akımı göstermektedir. Daha doğrusu, Jean Wahl'ın deyişiyle, belli bir iklimi ve ortak bir havaya belirtmektedir.
Başlangıç olmadığı gibi, son da yoktur. Bir kadın, bir dost, bir kent bir kerede terk edilemez. Hepsi birbirine benzer zaten.
Beni sevdiğiniz yok, ama sıkışınca da bana başvurmaktan geri kalmazsınız.
Benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek, kapitalizmin öç alma girişiminden başka bir şey değildir.
Bilgi, bilinmek için değildir, her düşünce bir tür uykudur. Kendisizlikten ibarettir insan.
Bilinç, kendisini bir şey yapmak isteyen ve en yüksek tutkusu Tanrı olmak olan varlıktaki deliktir. Bilinç daima olduğunun ötesinde bir şeydir. özgür olmaya mahkumdur.
Bir dinim yok, bir dinim olsaydı, bu Ali Şeriati'nin dini olurdu.
Bir kadın, bir dost, bir kent bir kerede terk edilemez. Hepsi birbirine benzer zaten.
Bir şey sona ermek için başlamıştır. Serüven uzamaya gelmez. Ona anlam veren ölümdür yalnız.
Birbirinden uzak kalmak, birlikte olmanın yalnızca başka bir çeşididir.
Birini sevmeye, koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister. Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu.
Birisini sevmeye kalkışmak,önemli bir işe girişmek gibidir.Enerji, kendini veriş,körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapmayacağımı biliyorum.
Bütün istediğim biraz kesinlikti.
Cehennem başkalarıdır.
Cellatlarına saygı duyan kurbanlardan nefret ediyorum.
Dinimi bulmuştum artık. Hiçbir şey bir kitaptan daha önemli görünmüyordu bana. Kitaplığı, bir tapınak olarak görüyordum.
Dostluk, birbiri hakkında hüküm vermek demek değildir. Dostluk, inanmak demektir.
Düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü söyleyememek değil hiç düşünememiş olmaktır.
Elbette, bir şeyin tanımlanamaması yok olduğunu göstermez onun. Nitekim aşkı, şiiri, elektriği de tanımlayamıyoruz ama yok da sayamıyoruz. Çünkü her gün onların çeşitli belirtileriyle karşılaşıyoruz: Tıpkı, sık sık varoluşçu ürünlerle karşılaştığımız gibi.
En büyük günah pişmanlıktır.
Ezilenler arasında din adamı yoktur. Din adamları, ezen sınıf ya da ırkların asalağıdırlar.
Felsefe yapmak, vazgeçmeyi öğrenmektir.
Gülüşünü elimden geldiği kadar uzun zaman tuttum aklımda. Üç yıl önce onu da kaybettim.
Hayal gücümle kanatlanıp uçtuğumda, asıl yakalamak istediğim şey gerçeklikti.
Hayat daha absürt oldukça ölüm daha katlanılmaz olur.
Hayat üç bölümdür: dünyayı değiştireceğini sandığın, değişmeyeceğini anladığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun.
Hayata yapılacak o kadar çok hata varki, aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok..