John Verdon Sözleri
Bir taşla iki kuş mu vurmuş oluyor? Biri ölüyor, diğeri acılar içinde kahroluyor.
— John Verdon
DiğerJohn VerdonSözleri
Bu iki dünya arasında da keskin ve çözülmek bilmeyen bilmeyen bir soru yer alıyordu: Bu iki dünyanın birbirleriyle olan bağlantısı nedir?
David iki farklı insan gibi davranıyorsun. Meslek yaşamında kararlı, ne yapacağını bilen bir insanken kişisel yaşamında adeta dümensiz bir gemi gibisin.
Dikkat her zaman yararlıdır.
Dünya üzerinde hiçbir şey kusursuz değildi. Her zaman artılar ve eksiler vardı.
Dünya zıvanadan çıktı. Açgözlülük her şeyi pençesine aldı. Servet değerli olmanın, yeteneğin yegane kanıtıymış gibi görülüyor.
Eğer gerçekler birbiriyle çelişiyorsa, bu bazılarının gerçek olmadığını gösterir.
Eğer geri çekilemiyorsan, tam gaz ileri git.
Fazla bilgi göz çıkarmaz.
Gidiyorsun, çünkü uzak duramıyorsun.
Gösterişin pahalı, yaşamınsa ucuz olduğu bir dünyadayız.
Güzel, çok güzel. Ortak bir ilgi alanımız olabilir. Belki işbirliği bile yapabiliriz, ne dersin?
Hak edene hak ettiği gibi davranmak gerekir, değil mi?
Hayat sana limon veriyorsa limonata yap.
Hayatın amacı diğer insanlara elimizden geldiği kadar yaklaşmaktır.
Hayatta sevgiden daha önemli hiçbir şey yoktur. Önemli olan sadece ve sadece sevgidir.
Hayatta, ölüm ve şüpheden başka kesin olan bir şey yoktur.
İnsan iyiyi, güzeli amaç edinirse, onu kötülükten bile sağlayabilir.
İnsanın iç dünyaları çatışmalarla doludur. Bu bizim ilişkilerimizi şekillendirir, kızgınlıklar yaratır ve hayatlarımızı mahveder.
İnsanlar kendi kusurlarından ziyade başkalarının hatalarını bulmaktan zevk alır.
İnsanları öldüren silahlar değil, yine insanların kendisidir.
İnsanların aptallıkları hiç azalmıyor gibi...
İyi insanlara kötü şeyler olur.
İyilik yapmak için hiçbir zaman geç değildir.
Kendimle ilgili gerçeği bulabilmek için, bunu zaten bildiğimi söylemeyi bırakmalıyım.
Kötü adamlar, iyileri öldürüyor. İşte beni gerçekten rahatsız eden şey de bu.
Mayın tarlasında dolaşan kör gibisiniz.
Mezar taşına ölüm tarihi değil, sadece doğum tarihi yazılırdı, çünkü biz doğduktan sonra sonsuza kadar yaşardık.
Mutluluğa onu kovalayarak ulaşamazsınız.
Mutluluğu yakalamak için, mutluluğu kaçıran tercihler yaparız.
Nefret mi? Hah. Nefret etmiyorum. Ben kimseden nefret etmem. Bu lanet olası dünyadaki herkesi severim ben.
Neticede her zaman başka ihtimaller vardı.
Olaylarla ilgili anlayışlarımız bilgi zayıflığından ziyade duygularımızın gücü tarafından çarpıtılır.
Olduğumu sandığım insan gerçekte olduğum insandan ölesiye korkuyor; diğer insanlar onun hakkında ne düşünürler diye korkuyor.
Onun sana, senin ona olduğundan daha fazla ihtiyacı var.
Onunla konuşunca insan kendini şeker pekmeziyle kaplı bir yolda yürüyormuş gibi hissediyor. Bulaşıcı.
Öylece hareketsiz, bir şey beklermişçesine, bir rüyanın içinde gibi duruyordu.
Oysa tek gerçek şu; yeterince uzun yaşarsanız her şeyi, herkesi kaybedersiniz.
Aldığını geri verecek, vermiş olduğunu aldığı zaman.
Ancak işin aslı şu; her birinizin, hepinizin fark ettiğimizden çok daha pis, çok daha kötücül bir yanı vardır.
Aynı şeyi hep söyleyip durursan bir süre sonra sana da gerçekmiş gibi gelecektir.
Bazen büyük bir son, planın bir parçasıdır.
Beni ben yapan yeteneklerim var. Önemli olan bu yeteneklerini doğru bir şekilde kullanabilmem.
Beni buraya açık kapılar ve açık kalpler getirdi.
Beyni, ağzından büyük olan adamları severim.
Bir bedende yaşayan iki insanın verdiğinden daha büyük acı olamaz.
Bir erkeğin bir kadına yapma çiçek alması, çiçekli bir duvar kağıdı rulosu hediye etmesiyle aynı şey.
Bir insanı kendini öldürmeye sürüklemekten daha canice, daha acımasızca bir şey olabilir mi?
Bir şey çok mantıklı, ama tamamen yanlış olabiliyor.
Bir sürü şeyde mantık bulabilirsin. Ama mantıki öğeler taşıyor oldukları doğru oldukları anlamına gelmez.
Bir taşla iki kuş mu vurmuş oluyor? Biri ölüyor, diğeri acılar içinde kahroluyor.