Kemal Sayar Sözleri
Ruhunu satmayan her adam bu ahlaksız dünyanın suratında patlayan bir şamardır. 'Akıllı' bombalara yüreklerini siper eden mazlumlar, insanlığın zafer bildirisidir. Belki de bütün Gazze şimdi bir Musa'dır.
— Kemal Sayar
DiğerKemal SayarSözleri
Bazen adaletsizlik biz rahatımızdan vazgeçemediğimiz için gelir. Canımız yanmasın diye, canı yananların iniltilerine kulak tıkadığımız için.
Bilmiyorlar onlar Kalbi kırık bir çocuğun tarihi nerden başlar.
Bir çaydanlığın kaynadığı her yerde kalpten kalbe bir yol var demektir. Evet, dost elinden gel olmayınca gidilmez; ama bir hanede çay demleniyorsa, bir gün oraya da gidilebilir, konuşulabilir, anlaşılabilir demektir.
Bir kelebeğin kanat çırpışının fırtınalar çıkardığı bir dünyada, tarihi kahramanların yaptığını sanmak ne büyük bir aptallık.
Bir sufi sözünde söylendiği gibi, Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır.
Bir toplumun uygarlık seviyesi, içindeki en zayıf üyelerine nasıl davrandığıyla ölçülür.
Birinin kendini değiştirebilmesi, önce kendisini olduğu gibi kabul etmesiyle mümkündür.
Biz uzaktan sevmelerde birinciyiz.
Bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacağına. Bırak, kendin olduğun için sevmesinler, başkası olduğun için alkışlayacaklarına.
Değerlerim davranışlarıma dönüştüğü kadar insanım: özüm sözüme, içim dışıma yansıyabildiği kadar.
Derdin varsa varsın. Derdin kadar varsın. Yaraların kadar... Hayatın beni getirdiği yerde sadece dert var diyorsan, o derdi hissedecek bir ruhun olduğuna sevinmelisin. Ya ruhun ölseydi?
Devrimlerin fitilini soylu ruhlar ateşler, tarihi buldukları dünyayı daha da güzelleştirmek isteyen iyimserler yazar.
Dünya merhamet eksikliğinden can çekişiyor.
Dünya nasıl olsa bir gurbet, bağlanma sen ona küçük efendi; içinde yurdundan ayrılanların sızısı olsun.
Dünyanın bütün çirkinliklerini tek başına yenemezsin. Yine de dünyanın senin yapabildiğin kadar olan o iyilik ve güzelliğe ihtiyacı var.
Egonu sessize al: Kendini doğru tart, mantık dışı riskler alma ve hatalarının sorumluluğunu üstlen, onları düzelt. Ruhunu tevazu ile süsle.
Gelişmek, bir kitaba sığdırılmış sloganları ezberlemekle olmaz; hayatın duvarlarına çarpa çarpa, yaşayarak, tecrübe ederek, yaşadıklarından öğrenerek gerçekleşir. Kendi önünüzden çekilin.
Gerçeğin acı ilacı insanı ayık tutar. 'Pozitif' yalanlarla sahte cennetlerde gezinmek yerine, gerçeğin kolunda bu dünyaya yaslanmak yeğdir.
Günün hesabını topladığın hasatla değil, ektiğin tohumla yap.
Güzelliği arıyorsan, önce sen güzel ol.
Hayat kitabımızı, Hayal kırıklığı ve umudun mürekkebine banarak yazıyoruz, bu yüzden olsa gerek, sayfaları rengarenk.
Hayatı daha duyarlı yaşamak için hüznü bilmek gerek. Hüzünle birlikte egomuza sınır çizmeyi öğreniriz. Tevazuyu, ötekinin haliyle hallenmeyi öğreniriz. Hüzün bize bu dünyada kendi benliklerimizi aşan, çok daha önemli meselelerin olduğunu fısıldar.
Hayatı sadeleştirmek gerekiyor, basit yaşayan insanlar, kanaat edebilenler, ele geçirmeyi reddedenler, kendilerini sınırlandırabilenler bir adım önde yürüyor. Onlar, nadide sarı laleler gibi ışıltılarıyla dünyayı güzelleştiriyor.
Hep gidecekmiş gibi yaşarsın da, Dünyada bir gurbet tadı olur ağzında.
Her aşk bulunduğu kalbin şeklini alır.
Her ayrılık iyi bir vedayı hak eder. Kaybettiğinizi toprağa vermedikçe, yasınızı bitiremezsiniz.
Herkes vicdanı kadar insandır. Vicdan, insanlığımızın turnusol kağıdıdır.
Herkesin konuşacak tonlarca şeyi olduğu bir dünyada, en çok işitebilen kulaklara ihtiyaç var. Hissedebilen kalplere de.
Hız, modern dünyanın dehşet ve kuraklığına karşı kalkan işlevi görüyor. Hatırlamak istemediğimizi, hızlanarak unutuyoruz. Peki hız, hayattan mı yoksa ölümden mi kaçış? Hız, bir bakıma insanın kendi ölümünün, ölümlülüğünün farkına varmasını engelliyor.
İçimizde korkunun tohumları da durur, merhamet, aşk ve nezaketin tohumları da. Hangisine su verirsek o büyür. Neyin yeşereceği bizim seçimimiz.
İnciten ne yaptığını bilmiyor ama sen biliyorsun. Bırak kin kindarların, hınç zalimlerin, kötülük kalpsizlerin olsun.
İnsan ötekinin yüzünü arayan bir varlık.Bir başkasında yankılanmak isteyen, içinin ışıklarını bir başkasının içine düşürmek isteyen bir varlık.
İnsan yerine konmayanların ölümlerini, feryat ve acılarını duyamıyoruz. Küresel propaganda, bizi onların bunu hak ettiklerine inandırıyor.
İnsan zorlukla sınanmadan içinde saklı duran gücü keşfedemez. Açılmamış kanatların büyüklüğünü kimse bilemez.
İnsanın kendi içine çekildiği sokaklar, deniz kıyıları ve nihayet şehirler vardır.
İnsanın olduğu yerde, sizin hikayenizi dinlemeye hazır bir yürek mutlaka vardır.
İyiliğe dair hiçbir söz, hiçbir eylem boşuna sarf edilmiş olamaz. Bir yerden yankı verir. Toprağa düşen bir tohum yoktur ki filiz vermesin.
Kendim için talep ettiğim hakları, ötekine de, hiç cömertlik taslamadan verebiliyorsam bir vicdanım var demektir.
Kişi kendi kalbine olan yolculuğunu tamamladığında, herkesin kalbinde kendini bulur.
Kötülerin kaybetmediği bir ülke, çocuklarına ahlakı öğretemez.
Kötülükle aynı dilden konuştuğunda, onun saltanatı güçlenir. Marifet, onu dilsiz bırakmakta.
Merhametin eli, aklın aritmetiğinden hızlıdır.
Merhametin kol gezdiği bir dünyada insan insana yurt ve sığınaktır. Merhametli insan, bütün varlığa yar ve yardımcıdır.
Modern aşk: Sev beni, seveyim seni. Sen benim ihtiyaçlarımı doyur, ben de senin. Değiş tokuş ekonomisi, menfaat ortaklığı. Aşk da kirlendi.
Modern dünyada insan daha özgür ama daha narsist ve yabancı. Narsizmin en önemli ilacı, insanın kendi benliğini aşan bir gayeye yönelmesi.
Acıya karşı en kolay yaptığımız şey, kendimizi uyuşturmaktır.
Bakmayı bilmek, sevmeyi bilmektir. Güzel, onun için zaman ayırana görünür.
Başkası olma, kendin ol Modern zamanların büyük palavrası. İnsanın kendisiyle sarhoşluğunun ürettiği, hamlığa rağmen olmuşluk yanılsaması.
Başkasına verdiğim acı beni daha güçlü kılmaz, acıya katlanabilmekle daha güçlü olurum. Merhametli insandır yiğit olan.
Batı rüyasından Batı riyasına uyandığımız şu günlerde, ahlakın ve adaletin yanında saf tutalım.