Mehmet Eroğlu Sözleri
Tanrının kendisi için yarattığı birine ulaşamamanın anlamını o uçsuz bucaksız eksiğin içinde kavrıyor ve eksikliğin her gün biraz daha bilincine varıyordu.
— Mehmet Eroğlu
DiğerMehmet EroğluSözleri
Yazarlar kimlerdir; nasıl insanlardır? Bu soruyu şöyle cevaplayabiliriz: gerçek yazarlar analarının rahminden değil, kalemlerinin ucundan doğarlar. Aydın olmanın birinci niteliği muhalif olmaktır. İşte bu nedenle yazar, hiç bir otoriteye, hiç bir politik sisteme bağımlı (angaje) olmamalıdır.
Yazmak, gizemli, tutkulu ama çoğu kez yorucu bir serüvendir; bu yüzden aşka benzer.
Acının dili yoktur. İnsan ya da hayvan, fark etmez; hepsi aynı biçimde bağırır.
Alçaklar parlak sözler etmekte üstadırlar.
Aşk ve acı kardeştirler, bırakın onu düşünmeyi.
Aşk, terk edilmesi gereken bir zorbalıktır.
Asla sizi bütünüyle tatmin edecek bir kadının peşine düşmeyin, bu sizi tüketir. Hem tükenirsiniz, hem de henüz tanımadığınız öteki kadınları yitirirsiniz.
Bir çağ olurken yenisinin henüz doğmadığı bir zamanda yaşıyoruz.
Budalalık bin yüzü olduğu için mi zekadan çok daha zor farkediliyor.
Cesaret korkarak devam etmektir.
Çözümler hep zamanın içinde saklıdır.
Güçlülük kendini ölümle tartabilmektir. Güçlülük, insanın şimdiden çok, geleceğine hükmedebilmesidir.
İnsan kaderini ayak izlerinin peşinden sürüklermiş.
İnsan, ölümünü ölmeye değecek bir ana bırakmalı.
İnsanın hiç affetmediği tek kişi kendisidir.
İyi roman nedir? İyi roman her şeyden önce sabit bir fikir ya da yıkıcı bir sorudur.
Kimseyi suçlama! Nereye varacaksa oraya varır kaderin.
Kişinin ödünsüz bir tavırla, sürekli özgürlüğünü koruma kaygısıyla yasamasının kaçınılmaz sonucu yalnızlık, bu yalnızlığın vardığı son durak ise kişinin kendine yönelik dikkatinin büyüttüğü bencillik ve tutsaklıktır.
Ne yazık ki aşık olacağımız kişi, en çok hoşlandığımız, beğendiğimiz ya da bunu en çok hak eden değil, en çok özlediğimiz, yerine başka birini koyamadığımizmiş.
Ölüm dediğimiz, gelecek fikrinden vazgeçebilme.
Oysa aşk ölümden güçlüdür. Aşk, ölümü yaratabilir, ama ölüm aşkı yaratamaz, ancak sona erdirir. Aşk sevdiğimizin yerine hiç kimseyi koyamayacağımızı fark ettiğimizde trajediye dönüşür.
Sürekli bir eksiklik duygusu, zaman zaman akla gelen, uysal bir diş ağrısına benzeyen acı: Unutmak buydu.
Tanrının kendisi için yarattığı birine ulaşamamanın anlamını o uçsuz bucaksız eksiğin içinde kavrıyor ve eksikliğin her gün biraz daha bilincine varıyordu.