Nuri Pakdil Sözleri
Suskunluğu, tırnaklarımın altında bir tahta kıymığı gibi taşıyorum.
— Nuri Pakdil
DiğerNuri PakdilSözleri
Susmak da konuşmak kadar önemli oluyor bazen.
Tartışma hiç kimseyle. Sadece düşün. Düşündür başkalarını.
Yasa batmış Kudüs bu! Elinizi uzatınız; zincirleri mi kıracaksınız? Yurtsuz kalan Filistinlilerin direniş ateşinin çıngıları göklere saçılır ve İstanbul gecelerinde toplarsınız bunları.
Yazı, daima bıçak sırtına yazılır; durursanız, bilirsiniz ki, bıçak etinize saplanacaktır.
Acıyı güzele, kötüyü iyiye çevirmek lazım. Bunu da ancak sanatla yapabiliriz. Ölümsüz olan, bir tek o çünkü.
Ağlamak, anlamak anlamına geliyor benim için.
Ancak eylemin içinde kurulabilir düşünce birliği.
Anlamak fiilinden meşaleler yapılmalı: yeryüzünde birbirimizi görebilmek için.
Ben bir şeyi hiç mi hiç az sevemedim. Hele orta hiç sevemedim. Hep çok sevdim. Arkadaşlarımı da severim. Yeryüzüne biterim. Eve portakal aldığımda kasayla alırım. Dayanamayanlar çürür.
Bildiğim her şeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak edebilirim yaşamayı?
Bilirim ve bildiririm ki;İnsan, vicdanıyla sürekli hesaplaşıyorsa, genç kalır, tığ gibi.
Biz, yitire yitire kazandık kendimizi.
Boynumuz ağrıdı batıya bakmaktan.
Çağ ancak, bilinçle sorumluluk yüklenenlerin yüzüne güler.
Çoğu zaman, susmak, konuşmaktan daha kıymetlidir, hayırlıdır. Söz bitebilir, fakat sükût hiç bitmez. Çünkü o, dünyanın en uzun cümlesidir.
Çok vefalı bir dostun elini tutarcasına Sağ elimi sol elimin üstüne getirdim.
Dilimin döndüğü kadar sustum.
Durmadan vurmalıyız vicdanımızın üzerindeki kayaya; mor puta. Özgürlüğümüzü ancak böyle varedeceğime inanıyorum. Çünkü, özgürlüğü, kotarılmış ve bana sunulmuş bir yemek olarak bulmadım ki ben!
Eğilip kalbimi dinlemek istiyorum ya, bazen, öylesine uzağındayım ki!
Gerçek değil düzme bir dünyaydı, okuduğum bütün okullarda, önüme konulan. hayal gücümü harekete geçirmesem yıkılmıştım.
Hayat: hem yürünülen yoldur, hem taşınan dağ.
Her cümlenin vebali ağırdır. Kapsama alanına tüm insanlık girmektedir.
Hüzün; hissedilmesi kolay olmayan, çok narin, ince bir sestir.
İçe bakış dehşetli hazinedir.
İnsan yitire yitire kazanabilir kendi kendini.
İnsan, kendi sesini, daima başkalarından önce işitir.
İnsanı kalbinden tutamadınız mı, görün; nasıl kayıp gidecek elinizden.
İnsanın damarlarında sağlam cümleler dolaşmalıdır.
İnsanın en çok kalbi temiz olmalıdır. Ne emek, ne ekmek; önce kalbimiz bozuluyor çünkü.
İnsanın özü artık yok. Tüm çılgınlıklar bundan kaynaklanıyor olmalı. Çağın kanseri, bu 'insan özü'nden yoksunluk.
İnsanın, içinden kurduğu cümlelerin ağırlığını, omuzlarında hissettiği vakitleri iyi yaşaması gerekiyor. İçimiz: büyük şansımızdır çünkü.
İzin verirseniz şuracıkta, kendi kendime düş görmek istiyorum.
Kim bıraktı uçurumu bu kadar yanıma?
Kuşkusuz, en etkili ve evrensel silah, kelimedir.
Kuşkusuz, en etkili ve evrensel silah, kelimedir. Okumadığın gün karanlıktasın.
Martılar karanfil dökerken sulara, hiç böyle İstanbul olamadı kimse.
Nergis sızısı bir yağmur idim ben insan kalıbına döküldüm.
Okumadığın gün, karanlıktasın.
Pası silinir gözümüzün: upuzun bir fetihtir aslında hayat; kendi özümüzü daha bir kavradıkça.
Sen hiç martı yüreğinin çarpıntısını duydun mu? O, bir mücadeleci yüreği gibi, dik dik atar. Kıyıya inince besmeleyi unutma.!
Sevdiklerinizi, yüreklerinden sımsıkı tutun. Yarın, geç olmakla meşhurdur.
Sükut: Dünyanın en uzun cümlesi.
Süpürülmekten korktukları için her süpürgenin sapına yapışanları iyi ayırt etmeli.
Suskunluğu, tırnaklarımın altında bir tahta kıymığı gibi taşıyorum.