O. Henry Sözleri
Masa başına oturup düşünmekle yaşamın gerçeklerini dile getiren bir öykü yazamazsınız. Sokaklara, insanların içine dalmalısınız ve halkla konuşup gerçek yaşamın akışını ve yürek atışını duymalısınız, bir öykü yazarının dürtüsüdür bu.
— O. Henry
DiğerO. HenrySözleri
Onlar gibi hediye veren ve alan kişiler bilgelerin bilgesidirler. Dünyanın her yerinde böyle insanlar, insanların en bilgesidir.
Para zamanı satın alamaz diyorsun, öyle mi? Tabii ki ebediyeti paket yaptırıp alamazsın, ama Zaman Baba'nın altın madenlerinde dolaştığında topuklarının yaralandığı da olmuştur.
Shakespeare'in dediği gibi aşk kendi içinde beslenir.
Tutkularınızdan ve hayallerinizden vazgeçmeyin. Eğer vazgeçerseniz, bedeniniz bu dünyada var olsa da, yaşamınız son bulur.
Yani insanı elbisesinin dışıyla ölçüyorsun. Oysa yanlıştır bu, insan tartılırken astarına, dikişlerinin arasına,iliklerine kadar bakılmalıdır.
Yapraklar, sarmaşığn üzerindeki yapraklar. Sonuncusu gittiğinde ben de gitmeliyim.
Yıldızlar öyle parlak ve yakın duruyorlardı ki, insanın ayaklarının ucuna basıp onlara dokunmaya çalışması mantıksız bir davranış olarak karşılanmazdı.
Beklemekten yoruldum. Düşünmekten yoruldum. Her şeyi bırakıp o zavallı yorgun yapraklardan biri gibi süzüle süzüle gitmek istiyorum.
Benim hayatta edebi bir yürüyüşüm vardır.
Bir aşığı herkes sever.
Bir insan ne istediğini biliyorsa ve istediği bu şeyi elde edebiliyorsa, kırk milyon doları olan bir adamdan ne farkı var?
Bir koku insana nasıl bu kadar net bir şekilde seslenebilirdi ki?
Çok çalışkan olmak yeterli değil; karıncalar da çok çalışıyor. 'Ne' için çok çalışıyorsunuz?
Dünyanın en kimsesiz şeyi, esrarlı yolculuğa hazırlık yapan ruhtur.
Dünyanın en yalnız kimsesi; gizemli, uzak yolculuğa gitmeye hazırlanan bir ruhtur.
Eğer adam öldürme sanatını kışkırtmak isterseniz, iki adamı bir ay boyunca altıya beş metrelik bir kulübeye kapatın. İnsan doğası dayanamaz buna.
Gayet yavan bir hayatın sonuna geldiğimizde aşk hayatımızdan geriye bir iki evlilik, kiralık kasada duran gül şeklinde saten bir broş ve kaloriferle bir ömür sürmüş kavgalar kalmış olur.
Güldün mü seninle gülerler, ağladın mı sana gülerler.
Hayat hıçkırıklar, burun çekmeler ve gülümsemelerden ibarettir.
Hele, gerçeklere çoğu zaman boş veren, işin bir ucunu Allah'a bırakmaya yatkın, gündelik yaşayışında bile mucizeler beklemeye alışık bizim gibi insanları bir düşün! Ne kadar kolay aldatırız kendimizi!
İnsan yorgun, mutsuz veya ümitsiz olunca şefkat her şeyden önemli hale geliyor.
James Turner'ın mutluluk anlayışı, tıpkı sizin veya benim olduğu gibi, kendine hastı.
John yürüyor, bir yandan da şu monoton günün önceden belli sonuçlarını dalgın ve kederli bir şekilde düşünüyordu.
Kadınlar hep böyledirler zaten; üzülünce ağlarlar, sevinince ağlarlar. Kimi zaman da üzülecek ve sevinecek bir şeyleri yok diye ağlarlar.
Masa başına oturup düşünmekle yaşamın gerçeklerini dile getiren bir öykü yazamazsınız. Sokaklara, insanların içine dalmalısınız ve halkla konuşup gerçek yaşamın akışını ve yürek atışını duymalısınız, bir öykü yazarının dürtüsüdür bu.