Oğuz Atay Sözleri
Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.
— Oğuz Atay
DiğerOğuz AtaySözleri
Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim.
Hep geçer diyorlar ya olric. Sence geçer mi? Geçer elbet efendim; bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer. Ama mutlaka geçer..
Hep yapması gereken çok şey olduğunu hissedip, hiçbir şey yapmak istemeyen biriydim.
Her insanın yaşadığı en az iki hayatı vardır. Biri bildiğimiz vitrinlik diğeri bilmediğimiz derinlik.
Her şey güzel olacak. Bu da geçecek. Sen güçlüsün. Diye diye, yolu yarıladık bak.
Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın!. Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.
'Zamana bırakın'. Ne korkunç bir söz!
Acı insanları yakınlaştırırmış, hangimiz mutluyuz da bu kadar uzak kaldık birbirimize?
Akşam serinliğinde çay içimi ısıttı; müzikle birlik oldular ve düşünceye dayanmayan bir hüzün verdiler bana.
Anlamasan da olur. Kimse anlamasa da olur. Gerçek hürriyet budur. Ben anlıyorum. Anlatamasam da olur.
Araya biraz zaman, zamanla biraz boşluk girdi mi; kaldığın yerden devam edemezsin hiçbir an.
Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum. Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için herşeyi yapıyor.
Aşk bir zayıflıktı ve insanın başka güzellikleri görmesine engel oluyordu.
Bazen ne yaparsan yap yaranamıyorsun ve yaranamadıkça yaralanıyorsun.
Bazılarımız şiirlere, şarkılara, filmlere, kitaplara tutunuyor. Sanırım artık insan, tutunamıyor insana.
Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor.
Ben en acıklı anlarda bile güldürücü sözler bulabilen bir insanım, kendime acımam yoktur.
Ben iç dünyama dönüyorum, orada hayal kırıklığına yer yok.
Ben ölmek istemiyorum. Yaşamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum.
Ben, senin bilinçaltı karanlıklarına ittiğin ve gerçekleşmesinden korktuğun kirli arzuların, ben senin bilinçaltı ormanlarının tarzan'ı! Yemeye geldim seni. Benden kurtulamazsın. Ben, senin vicdan azabınım!
Ben, yalnızlığı istemekle suçlanıp yalnızlığa mahkum edildim.
Beni anlamalısın; çünkü ben bir kitap değilim. Öldükten sonra kimse beni okuyamaz. O yüzden yaşarken anlaşılmaya mecburum.
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.
Beni de, kendilerini de anlamadılar.
Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin! Yarı içtenliğe dayanmam zor benim!
Beynimi yıllık izne çıkarmak istiyorum.
Biliyor musun olric, benim bir çok dostum var. Görüyorum efendimiz, hepsinin sırtınızda izleri var.
Biliyor musun olric? Artık yalnızlığı bile çok seviyorum, sırf onun eseri diye.
Biliyormusun olric. Neyi efendimiz? Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Neden efendimiz? Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
Bir şarkının sonuna kadar sabredemedim. Bundan kaybediyorum, böyle olduğum için.
Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım. Mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.
Bir yerde söz biter.. İki kişi karşılıklı kendini tekrarlamaya başlar. Yeni başlayan ilişkiler bile eşkir böylece. Hemen kaçacaksın ki aklın orada kalsın..
Bize öğretilen her söze inandık yasaktır dendi kandık hep girilmez levhalarına aldandık bu tutulan yol yanlıştır bize.
Bizi başkaları anlamaz sevgi. Başkalarının aklı başkadır. Bu yüzden ikimizi hep garip bakışlarla suzmüşlerdir. Şimdi beni de garip, bakışlarla süzenler var. Ben onlara aldırmıyorum. İnsanların beni beğenip beğenmemeleri umurumda değil artık. Ben kendimi tanımakla ilgiliyim.
Bu dünyada ne zaman bir umut ışığı bulsanız onu söndürmek isteyen birileri olur.
Bugünlerde umutsuzluk var: boyumdan büyük işlere giriştim galiba. Bu yüzden görünüşte bir şeyler olmak için çabalıyorum.
Bütün gücümle uyanık kalmalıydım; başkalarının rüyalarını görmemeliydim.
Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.
Can çekişmek nasıl birşey bilir misin olric. Hayır efendimiz, nasıl birşey? Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır olric.
Çiçeklerden papatyayı, insanlardan seni sevdim.
Çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende 'alçaklık' korkusu var.
Daha kaç kez ıskalayacağız hayatı olric? Oklarımız bitene kadar efendim.
Descartes, düşündükçe var olduğunu söylüyordu; oysa ben düşündükçe yok oluyorum.
Elimde değil olric! Ne efendimiz? Elleri olric elleri..
En tehlikeli kelime nedir olric? -ama'dır efendim bana göre. -neden olric? -önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, seni seviyorum ama. gibi.
Fotoğraf çekilerken, nedense kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. 'yani aslında ona bile mutluluk oyunu oynuyoruz.
Gel seninle bir kez daha ağlayalım. Yaşanmışlara, yaşanmamışlara, bir de hiç yaşanmayacaklara.
Gelirmi dersin olric? Gelmez, gelemez efendimiz. Neden olric? Yüreği o kadar büyük sevemezde ondan efendimiz.
Güçlü olmak artık beni yoruyor olric, ki buralarda bilmem, hangi uykunun, hangi köşesinde beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı.
Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.