Ömer Hayyam Sözleri
Gelmek elde olsaydı ben elbette gelmezdim. Gitmek elde olsaydı ben elbette gitmezdim. En iyisi şu idi ben bu fesat dünyaya; ne gelip ne bulunmak, ne de gitmek isterdim.
— Ömer Hayyam
DiğerÖmer HayyamSözleri
Gerçek eren içinde kir tutmayandır; varlığını korkusuzca hiçe sayandır; bu topraklar üstünde en temiz kişi sağlığında toprak kesilmiş olandır.
Girme şu alçakların hizmetine: konma sinek gibi pislik üstüne. İki günde bir somun ye, ne olur! Yüreğinin kanını iç de boyun eğme.
Gören göze güzel, çirkin hepsi bir; âşıklara cennet, cehennem, hepsi bir; ermiş ha çul giymiş, ha atlas; yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir.
Güçlü olduğuna inandırdın beni; bol bol da verdin bana vereceklerini. Yüz yıl günah işleyip bilmek isterim; günahlar mı sonsuz, senin rahmetin mi.
Gül yanaklı sevgiliyi saramaz insan yüreğine diken batmadan, vurulmadan. Kim bir güzelin saçına dokunabilmiş tarak gibi dış dış, didik didik olmadan?
Gün doğarken sabah horozları niçin acı acı bağrışırlar, bilir misin? Tan yerini gösterip derler ki sana: bir geçen geçti gidiyor; sen nerdesin?
Hayat kısa insanoğlu! Kesildikçe biten otlar gibi yeşermeyeceksin bir daha.
Adalet evrenin ruhudur.
Akıl bu kadehi övdükçe over; alnından sevgiyle öptükçe öper; zaman usta'ysa bu canım nesneyi hem yapar hem kırıp bin parça eder.
Aşk ki gerçek değilse, tutkusu olmaz. Ateşi koze döner, kokusu olmaz. Aşık olan gün, gece, ay ve yıl yanar; güneş, ışık, rahat ve uykusu olmaz.
Ayrılığın özlemin her şeyin bir hazzı var. Seni anlamak da güzel, seni beklemek kadar.
Bahtımın kökü yeşerip dal budak da verse eğretidir bu ömür diye giydiğin elbise; mihları gevşek bir gölgeliktir beden çadırı, pek dayanma sakin ne kadar sağlam da görünse.
Ben şarap içiyorum, doğrudur; aklı olan da beni haklı bulur: içeceğimi biliyordu tanrı, içmezsem tanrı yanılmış olur.
Benim halimden haber sorarsan, bir çift sözüm var sana, yürekten: sevginle gireceğim toprağa, sevginle çıkacağım topraktan.
Bilge, yüce varlığın seyrine dalar gafil ise onda dostluk düşmanlık arar deniz, deniz olduğu için dalgalanır çöpe sor, hep onun içindir dalgalar.
Bilmem, tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.
Bir çember çizilse merkezinde ben, kenarında sen. Sen döndükçe beni; ben döndükçe seni görsem. Öyle bir an gelse ki; yarıçap sıfır olsa.
Bir elde kadeh, bir elde kuran; bir helaldir işimiz, bir haram. Şu yarım yamalak dünyada ne tam kafiriz, ne tam müslüman.
Bir geldi mi ağır ölüm uykusu.. Biter bu dünyanın dedikodusu.
Bir kalp ki onun sevmesi aldanması yok tutkunluğu yok, bir güzele yanması yok bin kez yazık olsun sevişiz yüreğe asksiz geçecek günlerin faydası yok..
Bir kerpiçim de olsa, satar yine şarap içerim.
Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! Bir ışık daha var, ışıklardan başka. Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yapıtlardan başka.
Bir yol varsa hakikate varan, bir yolcu lazım kendini arayan. Bir hancı varsa yolcuları ağırlayan, bir aşk lazım yola koyduran. Yolcu yolsuz olmaz, gönül ehli yolda kalmaz. Aşk olmadan yol alınmaz.
Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona sevmek haram yüreğinde ateş olmayana bir günü sevgisiz geçirdinse yazık en boş geçen günün o gündür inan bana.
Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden,ne dine, edebe aykırı gitmemizden,bir an geçmek istiyoruz kendimizden: içip içip sarhoş olmamız bu yüzden.
Bu an için mutlu olun. Bu an hayatınızdır.
Bu dünyaya gelip gitmemizin kazancı nerede? Ömrümüzün umut ipliği ne oldu, nerede? Bu feleğin çemberinde nice temiz canlar yandı kül oldular, hani dumanları, nerede?
Bu zamanda az dostun olsun, daha iyi! Herkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli, can gözünü açınca görüyor ki insan; en büyük düşmanıymış en çok güvendiği.. Yalan mı?
Can o güzel yüzüne vurgun, neyleyim; gönül tatlı diline tutkun, neyleyim; can da, gönül de sır incileriyle dolu: ama dile kilit vurmuşsun, neyleyim.
Cehennemi gerçekten bilmek mi istersin? Dünyada cehennem, ehil olmayanla konuşmandır.
Cennette huriler varmış, kara gözlü; içkinin de ordaymış en güzeli. Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz: bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
Dal goncayı bir sabah açılmış buldu, gül melteme bir masal deyip savruldu dünyada vefasızlığa bak; on günde bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu.
Denize düşüp kaybolan şu damlası toprağa karışan toz zerresi nedir bu dünyaya gelip gidişimizin manası fena bir böcek işte, bugün var yarın yok.
Dert içinde sevinci bul da yasa; haksız düzende haklı ol da yasa; sonu nasıl olsa yokluk dünyanın, varından yoğundan kurtul da yasa.
Dört unsurdan yaratmışsa seni felek, ruha dair şu sözleri bilmen gerek. Seninledir insan, hayvan, şeytan, melek hangisine çekiyorsan sen O'sun demek!
Dünya üç beş bilgisizin elinde; onlarca her bilgi kendilerinde. Üzülme; eşek eşeği beğenir: hayır var sana 'kötü' demelerinde.
Dünya yıldıramazsın beni ne yapsan; ölümden de korkmam, er geç ölür insan. Ölmemek elimizde değil ki bizim: İyi yaşamamak beni korkutan.
Dünyayı yeniden yarataydı, yaratırken de beni yanında tutaydı; derdim: Ya benim adımı sil defterinden, ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.
Durmadan kurulup dağılan bu yerde hiç bir dost arama... Güvenilir bir sığınak, hiç! Bırak acı yüreğinde konaklasın olmaza çare arama... Kimse sana gülmeden şen acıya gülümse, yaşamana bak!
Eğer her şeyini kaybetmişsen ve cebinde bir ekmek alacak kadar paran kalmışsa, git kendine bir demet menekşe al ve ruhunu besle. Bence bu çok anlamlıdır ve kişinin öncelikle ruhunu beslemesi lazım.
Epey şey öğrendim, diyordum kendi kendime, Çok az şey kaldı, diyordum, anlamadığım. Aklımı başıma alınca ne göreyim, Ömrüm yel gibi esmiş gitmiş, Hiçbir şey öğrenmeden kalakalmışım.
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen; suçumuza, duamıza önem vermeyen; günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık; umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar, bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir, sevgi.
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına, bir canlı avladı Adem dedi adına. İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken; tutar suçu yükler kendinden başkasına.
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben perde ardında sen ben dedikodusu var amma. Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben.
Felek ne cömert ne aşağılık insanlara! Han hamam, dolap değirmen, hep onlara. Kendini satmıyan adama akmek yok: sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!
Gece, gül bahçesinde ararken seni, gülden gelen kokun sarhoş etti beni; seni anlatmaya başlayınca güle baktım kuşlar da dinliyor hikayemi.
Geçmiş olan dünden hiç yad etme, yarın da gelmemişken feryad etme, düşünme geleceği de geçmişi de, şimdi şen ol da yaşamı berbad etme.
Gelmek elde olsaydı ben elbette gelmezdim. Gitmek elde olsaydı ben elbette gitmezdim. En iyisi şu idi ben bu fesat dünyaya; ne gelip ne bulunmak, ne de gitmek isterdim.