Orhan Veli Kanık Sözleri
Garibim, Ne bir güzel var avutacak gönlümü bu şehirde, Ne de bir tanıdık çehre. Bir tren sesi duymaya göreyim, İki gözüm, iki çeşme.
— Orhan Veli Kanık
DiğerOrhan Veli KanıkSözleri
Gün ışığında hissemize razıydık kendimize hüzünler icad ettik avunamadık.
Gün olur, başıma kadar mavi; gün olur başıma kadar güneş; gün olur, deli gibi.
Güzel kadınları severim, işçi kadınları da severim, güzel işçi kadınları daha çok severim.
Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu, güzelliğin yalnız şarkılarımda kaldığı gün.
Hiçbirine bağlanmadım, ona bağlandığım kadar sade kadın değil, insan ne kibarlık budalası, ne malda mülkte gözü var. Hür olsak der, eşit olsak der; İnsanları sevmesini bilir, yaşamayı sevdiği kadar.
İmkansız şey şiir yazmak aşıksan eğer; ve yazmamak, aylardan nisansa.
İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi.
Kaç defa rüyama girdin, bazen iyi, bazen fena. Ama ne olursa olsun, hepsi, içimin senden uzak kalamadığına delalet ediyordu.
Ne kadar severim o insanları! O insanları ki, renkli, silik Dünyasında çıkartmaların Tavuklar, tavşanlar ve köpeklerle beraber Yaşayan insanlara benzer.
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
Oysa kahve içmişliğimiz de vardı: 'bu ne hatır gönül bilmezlik' diyemedim.
Sarhoş oldum da Seni hatırladım yine; Sol elim, Acemi elim,zavallı elim!
Şeytan diyor ki: 'Aç pencereyi; Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar.
Şiir, bütün özelliği edasında olan bir söz sanatıdır.
Şimdi kılıksızım, fakat borçlarımı ödedikten sonra ihtimal bir kat daha yeni esvabım olacak ve ihtimal sen yine beni sevmiyeceksin.
Siyah akar Zonguldağın deresi. Yüz karası değil, kömür karası. Böyle kazanılır ekmek parası...
Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz. Bina tamamiyetini ancak bu harçla temin ettiği zamandır ki, onu teşkil eden tuğlaları teker teker görmek, onların vasıfları üzerinde düşünmek fırsatını elde ederiz.
Sokakta giderken, kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığımda, beni deli zannedeceklerini düşünüp gülümsüyorum.
Uyuşmayız, yollarımız ayrı. Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi.
Yanlış işler görenler bile o işleri memleket sevgisiyle gördüklerine inanırlar.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler, ölmek de değil; kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol Git gidebildiğin yere!
Yüz kelimelik bir şiirde yüz tane güzellik arayan vardır. Halbuki bin kelimelik bir şiir bile bir tek güzellik için yazılır.
Anlamıyorum dilinden artık Geceyi saran güzelliğin. İçim, kör bir kuyu gibi derin, Ve sonsuz rüyasında yalnızlık.
Aşk, benim için de, benim gibiler için de, biraz fazla. Fazla güzel bir şey. Ne uçmak geliyor elimden, ne de ötmek. Her şeyden önce yiyip içmeye ihtiyacım var; halbuki, aşık olursam yiyip içemem.
Baka kalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlayamam.
Bekliyorum! Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın.
Ben ki her akşam yatağımda onu düşünüyorum, onu sevdiğim müddetçe yatağımı da seveceğim.
Ben ne zaman. Öyle durup dururken, Öyle damdan düşer gibi. Açıp seni okumaya başlasam. Anlıyorum ki. Mahvolmuşum...
Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte bir ölünün hala yatağı sıcak birinin saati işliyor kolunda yaşamak kolay değil ya kardeşler ölmek de kolay değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Bilmezler yalnız yaşamayanlar, nasıl korku verir sessizlik insana. İnsan nasıl konuşur kendisiyle, nasıl koşar aynalara, bir cana hasret, bilmezler...
Bir gün oturup çay içelim seninle çaylar benden olur, manzara senden.
Boş konuşan insan çana benzer, içi boş olduğu için çok ses çıkartır!
Çocukken elektrikler kesildiğinde, odasında mum ışığının yansıttığı gölgelerle oynayan bir neslin hayal gücünü yok edemezsiniz.
Dağ başındasın; Derdin günün hasretlik; Akşam olmuş, Güneş batmış, İçmeyipte ne halt edecekdin?
Düşünme, Arzu et sade! Bak, böcekler öyle yapıyor.
Duyduğum yoktu ne vakittir Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede; İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir? Nedir bu yosun kokusu, Martıların gürültüsü havalarda; Nedir? Yolculuk olmalı, yolculuk.
En delikanlı mevsimdir kış. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını.
Garibim, Ne bir güzel var avutacak gönlümü bu şehirde, Ne de bir tanıdık çehre. Bir tren sesi duymaya göreyim, İki gözüm, iki çeşme.