Pablo Neruda Sözleri
Yazgımdı bu içinde geçti özlem yolculuğum ve orada yıkıldı Yazgımdı bu içinde geçti özlem yolculuğum ve orada yıkıldı özlemim, sende battı her şey!
— Pablo Neruda
DiğerPablo NerudaSözleri
Bir kadın söyleyeceği çok şey olduğu halde susuyorsa, erkek artık tüm şansını kaybetmiştir.
Biten bir aşkın hemen ardından bir başkasıyla başlayan şeyin adı, İlişki değil çelişkidir.
Biz şairler nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız.
Bu gece yazabilirim en hüzünlü dizeleri. Sevmiştim onu ve ara sıra o da beni.
Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.
Doldurmayı sürdürürsek cansız şeylerle dünyayı nasıl yaşar canlılar?
Ekmeği al benden istersen, havayı al, ama alma benden gülüşünü.
En heybetli düşünceler bile çok sık duyulduğunda gülünç olurlar.
En hüzünlü şiiri yazabilirim bu gece. Ben onu sevmiştim, ve oda beni sevmişti bazen.
Erimiş maden akıyor her evden Çiçek yerine.
Erkeğin sevgisiyle kadının terbiyesi, Ancak birbirleriyle tartıştıkları zaman belli olur.
Eskiden hayallerimiz vardı, gerçekleştirmeyi umduğumuz. Şimdi bırakın gerçekleştirmeyi, umabilmek en büyük hayalimiz oldu.
Gerçek şu ki; hayalimizdeki insanın, hayalindeki insan değiliz. O kadar!
Gözyaşım kadar değerlisin; ama nasıl gözyaşlarım gözümden düştüyse şimdi sende öylesin.
Gün olur giderim yürüyerek Binlerce kuşla beraber.
Hayat sana hep ekşi limonlar sunuyorsa; Sen de Tekila ve tuz iste.
Hayat yaşandığı kadardır! Ötesi; ya hatıralarda bir iz ya da hayallerde bir umuttur.
Hayatta hiç bir zaman bir başkasına tüm benliğinle güvenme, Çünkü; hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez.
Hiç sevmediği halde neden hep değerli olur bırakıp giden ve neden hiç düşünmeden teslim olur kalbin; o seni hiç sevmemişken.
İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankördür.
İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar.
İnsanlarla yüz yüze konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin.
Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir; İhtiyaç kalmaz.
Ne kadar yaşar ki insan? Bin gün mü, tek bir gün mü? Bir hafta mı, yüzyıllar mı? Ne kadar sürer insanın ölmesi? Ne demektir sonsuza kadar?
Ne yapalım yani bu dünyanın gerçekleri varsa, bizim de hayallerimiz var.
Neyin hesabını ödüyor sonbahar onca sarı banknotla?
Şair, her şeyden önce yaşadığı toplumun sorunlarına, giderek tüm dünyaya karşı sorumludur.
Sanatçı, her yandan gelen duyguları algılayan bir anten gibidir.
Sen ve ben yazgılıydık sevdalanmaya. Nice erkek nice kadın arasında.
Sende bir şey var. Bana derin derin nefes aldıran bir şey.
Seni bazı karanlık şeyleri sever gibi seviyorum.
Seni sevdiğimi anlayacaksın, sevmediğim zaman.
Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni, Sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak Bir yolculuğa yeniden başlamak için: Bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
Senin için yapraklarını kopardığım papatyalardan özür diledim dün gece. Haklısınız dedim, ne sevdiği belli, ne sevmediği.
Sevdiğiniz insanların sevgisini hissetmek, hayatımızı besleyen güneş gibidir.
Sevmek doğamda var benim.
Adını duyunca değil, yanında başka bir ad duyunca yanar aslında canınız.
Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
Ağır ağır ölürler; okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.
Aldırmadan gidemiyorsa, aldırmadan kalmayı bilmeli insan. Çünkü henüz icat edilmedi; anlamayana anlamayı öğretecek bir lisan.
Artık sevmiyorum ya severim belki yine. Ne uzundur unutuş, ah ne kısadır sevda.
Aşk ne kadar kısa ve unutmak ne kadar uzun.
Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. O kişi yaralıdır ve yara bandı olarak sizi kullanır.
Aslında kadın; erkeğin beğenen bakışlarından çok, hemcinsinin kıskançlık dolu bakışlarını görünce, güzel olduğundan emin olur.
Bazen dudakların bitiremediği sözleri, gözler tamamlar.
Bekliyorum seni yalnız bir ev gibi ta ki sen beni tekrar görüp, içimde yaşayana kadar. O zamana kadar pencerelerim ağrıyacak.
Ben yalnızca kendi ülkemde yaşayabilirim. Ellerim ve ayaklarımla ona tutunmadan, kulağımı ona dayamadan, sularının ve gölgelerinin kıpırdanışını duyumsamadan, ana karnından beslenir gibi köklerimin toprağının derinlerine uzandığını duyumsamadan yaşayamam.
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik.
Bir erkeğin sözleri sana dokunuyorsa, elleri çok uzakta değildir.
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.