Pucca Sözleri
Sırf insanlar aşağılayıp, seni üzmesinler diye kendinle dalga geçiyorsun ya; kendin bile canini yakamıyorken, başkası hiç acıtmıyor o zaman.
— Pucca
DiğerPuccaSözleri
'Aynaya son kez baktım, 'Kızım PuCCa, Allah kahretsin seni, çok harikasın lan sen!' dedim.'
'Bugün ne giysem?' ile 'Akşama ne pişirsem?' dert konusunda birbirleriyle ölesiye yarışır.
'Senin için her şeyi yaparım' ile 'Ben sana ne yaptım ya, bizi bu hale getirdin' arasında geçen zaman dilimine ilişki denilir, maalesef.
'Sözel' bölümü gelecekte hesap kitap gereken şeyler duyduğunuz an 'Sözelciyim Ben' diyip işin içinden sıyrılmanız için yapılmış.
Adamın beni sevmesi için verdiğim uğraşı, harcadığım enerjiyi biriktirseydim, tam 4 köye elektrik götürüyordum. Kısmet bu işler.
Ağzına kadar dolu bardağı bi damla su bile taşırmaya yetiyor ya; sabredip, bekleyip, ha şimdi dediğim şeyler olmayınca rüzgar esse taşıyorum.
Allah hiçbir ilişkiyi 'Nasılsa barışacaklar yae' laçkalığına uğrattırmasın.
Ama ve belki cümleye umut vermek için konulan bağlaçlardır.
Arkadaşının düğünü için elbise seçerken tek kural; görümceden abartı olma, damadın zamanında tek gecelik ilişki yaşadığı kızdan silik olma.
Aslında evlilikten çok evlenme teklifi meraklısıyız. Yani evlenmesek bile bi teklif et di mi, ayı!
Ayrıldıktan sonra ilk arayan sensen, dıt sesini nefes almadan dinliyorsun ve karşı taraf telefonu açmıyor ya Allah o anın belasını versin.
Ayrılık sözleşmesi gerek bence 'arkadaşlarına yavşamamaya, güzel kızlarla beraber olmamaya, 2 ay yalnız kalıp acı çekmeye söz veriyorum!'
Bazı insanlar kulak arkasında çıkan sivilce gibi sıksan sıkılmaz, acısı ağrısı derdi gereksiz yük, neticede sivilce işte.
Bazı insanlardan viledayla yeri silerken mermere yapışan saç kılı gibi nefret ediyorum.
Benim için moda ikiye ayrılıyor; şişman gösterenler ve zayıf gösterenler.
Bir Pucca atasözü der ki 'ense terleyince bütün fön boşa gider' yani adama güvenmiyorsan her an koyverir diyorsan onla yola çıkma.
Bir şeyler tartışılırken düşüncelerimi mantıklı hale getirip ağzımdan çıkartana kadar başka konuya geçiliyor. Sonra 'İyi kız ama az salak'.
Birinden hoşlandığını fark ettiğin anın kalp atışı ve mide gurultusu; ayrılma noktasına geldiğin anda da acı bir farkla kendini gösteriyor.
Bizi tanımayan insanlar, kötü olduğumuzu düşündüğü için bize pislik yapıyor; tanıyanlar ise onlara kötülük yapmayacağımızı bildiği için.
Canın sıkkın, iyi dinleyiciyim anlatsana' diyosa kesin yavşıyor. Dert dinlemek sevilir mi? Psikologa bile para veriyorsun seni dinlesin diye.
Çirkin şansı denilen şey,'Çirkinle birlikte olanın şansı açılıyor' anlamındaymış. Selam yakışıklılar şansınız açılsın istemez misiniz?
Dünyanın en eğlenceli şeyi cast seçimiymiş meğersem, cillop cillop kızlara, erkeklere 'ööeehh bu ne be olmaz' deme hakkına sahip oluyorsun.
Eğer canını yakıyorsam beni unutmandan korktuğum içindir. Bilirim, acıdır geçmişi yaşatan ve acını unutmak için güzel anları anımsar hafızan.
En zoru, kene gibi yapışıp kanınızı sonuna kadar sömüren insanları hayatınızdan çıkartmak sanırım. Bunlar ya akraba ya patron oluyor çünkü.
Eski sevgililer ikiye ayrılır; Baban yerine koyup bağlandıkların ve babalığı bir türlü ona yakıştıramadıkların.
Eski sevgiliye dönmek,ev tişörtüyle dışarıya çıkmak gibi. Rahat, bildik ama özel değil. Hep bir huzursuzluk keşke giymeseydim hissi.
Evrenle, yaratılışımızla ilgili düşünüyorum, ardından düşünceler birbirine girip sonsuzluğa gidiyor. Sonra da 'Yarın ne giycem yae' diyorum.
Gece davetlere erkekler spor giyinmiş olarak gittiğinde ufff ne cool; kadınlar kotla gittiğinde 'Kekomanciye bak' adaletin bu mu dünya!
Göz makyajı biter bitmez gelen o hapşırık, sen napıyorsun ya, ne pislik ne karaktersiz bişeysin! Panda gibi oldum senin densizliğin yüzünden.
Hoşlanma anında söylenen 'Birbirimize ne kadar çok benziyoruz' cümlesini ayrılırken hep unutuyoruz, farklarımıza sayıyoruz küfürü.
İlişkinin uzatma evresinde hep bi taraf kurtarmak için çırpınır; diğeri ise 'yalnız kalmayayım bari' diye gözler fıldır fıldır arayışta.
İnsan ayrımımı dersin yaptığıma, hayvanlık mı bilemem ama 'Sinirli Erkek' dünyanın en korkutucu, heves kırıcı ve yok edilmesi gereken şeyi.
İstanbul bu kadar büyük olmayaymış iyiymiş, başka semte giderken gurbete gidiyorum sanki, evdekiler çoluğa çocuğa karışacaklar dönene kadar.
İyiler daima kazanır. Açıkçası ben daha kazanan bir iyi görmedim, o yüzden forever çirkeflik, fesatlık, pislik, çiyanlık uu beybi.
Kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır ama Robbie Williams işte Kıvanç Tatlıtuğ, Mehmet Günsur kanırta kanırta ağlatsa da olur.
Kalp kırılsada sever diyenlere, sen hiç kırık bardaktan şu içtin mi? Dediler. Benim de onlara cevabım: - sen bardak kırık diye, sudan vazgeçtin mi?
Keşke gelenek ve göreneklerimizde Sufle haftası gibi bişi olsa, pastaneler evlere dağıtsa, komşular gelse gitse sufle verse tabağı beklese.
Konserlerde sahneye oryantal yapmak için fırlayan izleyici gibi hissediyorum bugün kendimi. Öyle sazanlık, kendimden vazgeçmişlik ve gaz var.
Meltem Cumbul'un evlilik cüzdanında olan vesikalığı göstermeseydiniz iyiydi, vesikalık neticede iç çamaşırı gibi saklanması gereken şey o.
Mutluluk nedir? Diye sor bir dilenciye, çuval dolusu para mı der sence? Mutluluk sıcacık bir evde eksiksiz huzurla yaşamaktır diyecektir bence.
Mutluluk nedir? Diye sor bir kediye, ciğer mi der sence? Mutluluk sıcacık bir kucakta sevilmektir diyecektir bence.
Mutluluk nedir? Diye sor bir kore, görmek midir der sence? Mutluluk her rengi hissedebilmektir diyecektir bence.
Mutluluk nedir? Diye sor bir sevene, onunla olmak mıdır der sence? Hayır! Mutluluk, onun mutlu olduğunu bilmektir diyecektir bence.
Mutluyum diyorum, aşık misin diyorlar. Mutluluğu aşkla bağdaştırmak ne kadar yanlış. Aşkın mutluluk getirdiği nerede görülmüş?
Özlemek çok garip bir his, canın acıyor ama acımıyor gibi, korkuyorsun ama gelsin istiyorsun gibi, 'keşke' ile 'ama' arasında kalıyor gibi.
Sabah ne giyeceğini kara kara düşünüp cinnet geçirirken, önündeki 15 senenin planını kafasında hazır tutan kişiye 'kadın' denir.
San ki bir şey bekliyor gibiyim. Kafamın içinde bi ses, 'bekle' diyor, Her şey alacalı bulacalı ve oturmamış. Beklediğim neyse, gel artık...
Sanırım dünyada yapılması en zor olan şey 'Birinin mutluluğuna sevinmek'. Öyle olmasa etrafta bu kadar tetikte bekleyen heves kırıcılar olmaz.
Siyah saçlarımı sarı yapmak için kuaföre gidip, yeşil çıktığımı bilirim. Bana depresyondan, bunalımdan ve risk almaktan bahsetmeyin.
Sırf insanlar aşağılayıp, seni üzmesinler diye kendinle dalga geçiyorsun ya; kendin bile canini yakamıyorken, başkası hiç acıtmıyor o zaman.