Reşat Nuri Güntekin Sözleri
Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat, sanır mısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar?
— Reşat Nuri Güntekin
DiğerReşat Nuri GüntekinSözleri
Manzaralar, çehreler, hatıralar insandan uzaklaştığı nispette güzelleşir, şairaneleşir; türlü bulutlara, sislere, renklere bürünür.
Memleketin ancak okuyup yazmakla kurtulacağına inananlardanım.
Ne istediğini ve ne yapacağını bilen sekiz on münevver insan; karanlık fikirli, karanlık maksatlı hesapsız cahil sürülerini dilediği gibi sevk ve idare edebilir.
Siz beni insanlıktan, saffetten, samimiyetten, sevdadan iğrendirdiniz.
Uğranılan haksızlıklara ve hakaretlere koyun gibi tahammül etmemek insanlığın başlangıcıdır evlat.
Üst dudağım alt dudağımdan kısa olduğu için insanlar hep gülümsediğimi düşünürlerdi.
Yürümeye başlamış fikirleri yollarından alıkoymak mümkün değildir.
Aynı duayı birbirinden habersiz eden iki insan, er ya da geç birbirlerine kavuşurlar.
Ben başkaları gibi değilim. Çok sevindiğim, mesut olduğum vakit duygularımı sözlerle anlatamam. Mutlaka karşımdakinin boynuna sarılmak, onu öpmek ve hırpalamak isterim.
Bir yerde birkaç kitapla yalnız kalmak beni herhangi bir cemiyetten daha fazla eğlendirir.
Bunlar, öyle şuursuz mahluklar ki; bütün fenalık kendilerinden çıktığı halde, mazlum olduklarına hakikaten inanarak ağlıyorlar.
Bütün olan geçen şeylere rağmen, sen yine bir parça benimdin, ben bütün ruhumla senin.
Çirkinin ağzındaki güzel söz, acizin ağzındaki haklı söz kadar boş ve gereksizdir.
Derler ki; aşk, birine seni yok etme kudreti verip, bunu kullanmama hususunda ona itimat etmekmiş.
Elemlerde bir gizli şefkat var gibidir. Şikâyet etmeyenlere, kendini güler yüzle karşılayanlara daha az zalim olurlar.
En eski tarihlerden beri din, daima zulme ve fesada alet olmuştur.
Evet dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi insanlığımızın derecesini öğretir.
Fakat beni arada oyuncak etmeleri fena halde gücüme gidiyordu. Bu, aklıma geldikçe vucüduma ateş basıyor, hiddetten ağlamamak için dişlerimle dudaklarımı kanatıyordum.
Hakikatte annecikler altın sarısı ve gök mavisinden başka renklerde de olabilirlerdi.
Her şeye rağmen sen bir parça benimdin. Ben bütün ruhumla senin.
İnsan birini sevmek felaketine uğradı mı esir gibi bir şey oluyor.
İnsan ne kadar acı olursa olsun bir mecburiyeti kabul ettikten sonra içine sükun ve tevekkül geliyor.
İnsan yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, hep birinin gönlümüzden kopup ayrılması bir ayrı sızı uyandırırmış. Bunu yazan şair ne kadar haklıymış!
Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahluklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat, sanır mısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar?