Sabahattin Ali Sözleri
Ve içinde birçok şeyler saklı olan gözleri vardı.
— Sabahattin Ali
DiğerSabahattin AliSözleri
Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun.
Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu.
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
Bu dünyada gönlüne karşı gelen babayiğit çıkmamış.
Bu hayatta mutlu olmanın yolu beklentileri düşük tutmaktır. Yoksa kanatlarından vurulmuş kuşa dönersin.
Bu ölü toprakların üstünde hiçbir şey ölmek ve öldürmek kadar kolay değildir.
Bugün canım insan yüzü görmek istemiyor... Uçsuz bucaksız bir şeye, sana bakmak istiyorum.
Bütün bunlara rağmen, kafamda onun hatırasını kirletecek bir şey yoktu.
Deli olacağım yahut öleceğim desem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.
Doğrusu,dünyada rahat yaşamak için aptal olmak lazım, fakat aptal olmaktansa biraz daha rahatsız yaşamak daha iyidir.
Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.
Ekmeğim bahtımdan katı. Bahtım düşmanımdan kötü. Böyle kepaze hayatı. Sürüklemekten yoruldum.
Etrafıma kırıldığım zaman beni sen teselli edeceksin, işte o zaman her şeyi unutarak senin boynuna sarılacağım.
Etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini.
Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için tek çare, kendi dünyamıza çekilmek.
Etrafın seni sıklığı zaman kitap oku.
Geçmedi yare sözümüz yollarda kaldı gözümüz yere sürüldü yüzümüz böyleymiş karayazımız.
Halbuki en çok okuduğum bir kitabın, en çok okuduğum bir satırı bile bana bazen başka şeyler söyleyebilir.
Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı.
Hayattan fazla bir şey bekleyenler delidir.
Hepimiz acınmaya layıkız, ama kendi kendimize acımalıyız. Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir; ki ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yok..
Her şey geçer. Her şey unutulur. Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur.
Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var.
Hiç kimse benim kadar azaplı, acılar, üzüntüler, bayağılıklar ve densizliklerle bir çocukluk geçirmemiştir. Hatta ben çocukluk bile geçirmediğimi söyleyebilirim ve bugün bazı tavırlarımdaki çocukça haller o zamanlardaki içime atmaların tabii bir neticesidir.
İçimde yarı kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.
İnsan dünyaya sadece yemek, içmek ve koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.
İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtırlar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakiki ismi, birtakım yabancılar beslemekti.
İnsanlara olduklarından başka gözlerle bakmakta ısrar edişime içerliyordum.
İsteklerime varabilmek için dış dünya ile bağlantımı azaltmak lazım geldiğini seziyordum.
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.
Kaçmak lazım biraz hayattan, daha büyük kaçışlara hazırlanmak için.
Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa.
Kitaplar yeni tanıdıklarına karşı çok ketum olurlar. Bir kere de onlarla laubali oldunuz mu size malik oldukları her şeyi verirler.
Kitapları sevmeyen insanları da sevemedim hiçbir zaman.
Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler, neye yarardı.
Ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri, etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız.
Ahbapça bir selam ve temiz bir gülüş; Ve ben bu anda başka hiçbir şey istemiyordum.
Ama unutma; taş duvarlar arasındaki yalnızlığımın, senden başka penceresi yok.
Anladım insanlardan geldiğini kederin; uzak, herkesten uzak bir hayat süreceğim. Benim bu inzivama taarruz edenlerin, yüzüne hakaretle, kinle tüküreceğim.
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.
Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum.
Belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız.
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım; Hakiki hayatım benim için can sıkıcı bir rüyadan başka bir şey değildir .
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Ben şimdi gidiyorum, ama ne zaman çağırırsan gelirim...
Benim hayatta sizin kadar tecrübem yok. Pek az insanla tanıştım ve daima kendimle yaşadım.
Bir arkadaş istiyorum. Benimle konuşmadan beni tamamen anlayacak, benimle karşı karşıya saatlerce hiç konuşmadan oturabilecek bir arkadaş.
Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada, bizden bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.
Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hala bilemeyeceklerdi.