Said Nursi Sözleri
Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarfediyorsun!
— Said Nursi
DiğerSaid NursiSözleri
Ahireti bilen ve dünyanın hakikatını keşfeden; aklı varsa pişman olmaz, yeniden dünyaya dönüp uğraşmaz.
Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tezellül edip minnet çekme.
Allah'a abd ve hizmetkar olana, her şey hizmetkar olur.
Allah'a tevekkül edene Allah kafidir.
Allah'im madem sen varsın ve bâkışın, giden gitsin, sen bana yetersin.
Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.
Arzı ve bütün nucum ve sumuşu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mâlik olmayan kimse, kâinatta dava-yı halk ve iddia-yı icad edemez. Zira herşey, herşeyle bağlıdır.
Azametli bahtsız bir kit'anın, şanlı tali'siz bir devletin, değerli sahibsiz bir kavmın reçetesi; ittihad-ı işlâmdir.
Başkasının kusuru, insanın kusuruna senet ve özür olamaz.
Başla yapılan secde Allah için olursa ibadettir, gayrısı için dalalettir.
Bazen, ateş sudan daha iyi temizlik yapar.
Ben ekmeksiz yaşarım. Hürriyetsiz yaşayamam.
Ben kimin sanatıyım; bulunduğum sandıklar ve dükkanlar da onun mülküdür.
Beni dünyaya çağırma, ona geldim fenâ gördüm.
Bîçare hakikatlar, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur.
Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf katipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam (son derece düzenli) şu memleket hakimsiz olur?
Bir şey ya bizzat güzeldir, ya neticeleri itibariyle güzeldir.
Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz mazide, birimiz müstakbelde, birimiz dünyada, birimiz ahirette olsak biz birbirimizle beraberiz.
Biz dini severiz. Dünyayı da yine din için severiz. Dinsiz dünyada hayır yoktur.
Biz, hizmetle mükellefiz. neticeleri ve muvaffakıyet, cenab-ı hakk'a aittir.
Bizler muhabbet fedaileriyiz, husûmete vaktimiz yoktur.
Bu menzilden ayrıldığın gibi bu şehirden de çıkacaksın. Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış. Vücudunu mûcidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın.
Büyük işlerde yalnız kusurları gören, cerbezelik (hilekarlık) ile aldanır veya aldatır.
Çaresi bulunan şeyde acze, çaresi bulunmayan şeyde ceza'a iltica etmemek gerektir.
Cenâb-i hakk'i bulan, neyi kaybeder? Ve onu kaybeden, neyi kazanır.
Cenab-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın, manen hastasın.
Deli adama iyisin, iyisin denilse iyileşmesi, iyi adama fenasın, fenasın denilse fenalaşması nâdir değildir.
Dost istersen Allah yeter. Evet, o dost ise her şey dosttur.
Dünya ihtiyarladıkça Kur'an gençleşiyor.
Dünya seni terk etmeden evvel sen dünyayı terk et.
Dünyalık dostlar ve rütbeler, ancak kabir kapısına kadardır!
Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, meşrû dairedeki keyfe iktifa ediniz; o, keyfinize kâfidir.
Eğer malı çok seversen, hırs ile değil, belki kanaat ile malı talep et ta çok gelsin.
En bedbaht, en muzdarib, en sıkıntılı; işsiz adamdır. Zira atalet ademin biraderzadesidir; sa'y, vücudun hayatı ve hayatın yakazasıdır.
Evet, dünyaya ait işler, kırılmaya mahkum şişeler hükmündedir.
Evet, Kur'ân'ın düsturları, kanunları ezelden geldiğinden, ebede gidecektir.
Ey dünyaperest insan! Çok geniş tasavvur ettiğin senin dünyan, dar bir kabir hükmündedir.
Ey insan! İnsan isen, şu güzelliklere, tabiatı, tesadüfü, abesiyeti, dalaleti karıştırma; çirkin etme, çirkin yapma, çirkin olma!
Ey nefsim! Deme zaman değişmiş, çünkü ölüm değişmiyor.
Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki: 'Fanîyim, fânî olanı istemem; âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahmân'a teslim eyledim, gayrı istemem.
Eyvah! Hem gençlik gitti, hem ömür gitti, hem müflis olarak kabre gidiyorum; keşke aklımı başıma alsaydım.
Gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi: dar-ı saadette edebi bir gençliktir.
Gururu bırak, aczini anla, malikini tanı, vazifeni bil, dünyaya ne için geldiğini öğren.
Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.
Hakiki ömrünü bulunduğun gün bil.
Haksızlığa karşı sükût etmek, hakka karşı bir hürmetsizliktir.
Haksızlığı hak zanneden adamlara karşı hak dâva etmek, hakka bir nevi haksızlıktır.
Harama nazar, nisyan (unutkanlık) verir.
Hazırlanınız; başka, daimi bir memlekete gideceksiniz. Öyle bir memleket ki; bu memleket ona nispeten bir zindan hükmündedir.
Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarfediyorsun!