Seyyid Kutub Sözleri
Tevhid olmadan vahdet olmaz.
— Seyyid Kutub
DiğerSeyyid KutubSözleri
Ümmet elbet bir gün doğacak. Hiç bir doğum da acısız olmaz.
Üzerinde 'Lailahe illallah' sancağı dalgalanmadıkça hiçbir toprak parçası Allah için kurtarılmış olmaz.
Üzerine 'La İlahe İllallah' bayrağı dikilmeyen hiçbir toprak parçası Allah adına kurtarılmış değildir.
Ya dünyayı kuşatacak zafer! Ya da ALLAH'a sunulacak şehadet.
Acaba Müslümanlar nasıl zevkle yiyip içiyorlar, nasıl rahat uyuyorlar? Din kardeşleri en aşağılık en rezil insanların ellerinde en kötü işkenceleri görürken, çeşit çeşit zillete layık görülürken?
Allah'a giden yolun sorumluluğunu bilen yolcular geri dönmez ve umutsuzluğa kapılmazlar.
Aşağılık bir yöntem kullanılarak, şerefli bir hedefe ulaşılamaz.
Babamın en çok dikkat ettiği şey, bizim ruhumuza ahiret duygusunu yerleştirmekti.
Batılılardan nefret ediyorum, Amerika'dan nefret ediyorum; ama daha çok Amerika'nın vicdanına sığınan müslümanlardan nefret ediyorum.
Ben Allah yolunda yaptığım bir iş için asla özür dilemem.
Bir milletin iki nesli birbirine i'tikad yönünden muhâlefet ederse, aradaki bütün bağlar kesilir. Hatta i'tikad ipi kopunca karı ile koca, baba ile evlât arasındaki bağlar dahi kopar.
Bir zenginin cennete gitmesi, bir devenin iğne deliğinden geçmesinden daha zordur.
Birlik olmuş 3 kişi birlik olamamış 100 kişiden daha aktifdir.
Bizim görevimiz yaşadığımız bu toplumu değiştirebilmek için, ilk önce kendi benliğimizi değiştirmektir.
Bu yol zor bir yol. Güller ve çiçeklerle döşeli bir yol değil. Dikenlerle bezeli kanlarla süslenmiş bir yol.
Bütün cahiliyetler, kulların kullara kulluğu ve Allah'tan başkalarının ilahlaştırılması temeline dayanır.
Ferd şuurunda yerleşmeyen adalet, kanunla sağlanamaz.
Gecenin en karanlık olduğu an, şafağa en yakın olduğu andır...
Gerçek köleler; boyunduruk zincirlerini kafalarında değil, benliklerinde duyanlardır.
Hayat, yılların sayısına göre değil, bilincin derinliğine göre yaşanır.
Hayata hükmetmeyen İslam, İslam değildir. Onu hayatına geçirmeyen Müslüman, Müslüman değildir.
İnanan kimse değerlerini, düşüncelerini, ölçülerini insana dayandırmaz. Bu nedenle insanların kendisini yanlış anlamaları karşısında üzüntüye kapılmaz. Aksine o bütün söz konusu kavramlarını insanların Rabb?i olan Allah?a dayandırır.
İnsanlar kendi menfaatleri için kötülüğe alet olmayacakları, sömürmek için nüfuz sağlamaya gerek duymayacakları bir düşünceye hizmet etmelidirler.
İnsanları kötülüklerden alıkoymayan namaz, bırakın onları Allah'a yaklaştırmayı, ancak Allah'tan uzaklaştırır.
İnsanlığın değil devletlerin önemli olduğu fikri hakim oldukça insanlar birbirlerine karşı en işlenmez cinayetleri işleyip giderler. Mücrimlere de büyük kahraman ünvanı verilir.
Irkçılığa değil, taassuba değil, toprağa değil, bayrağa değil, menfaate değil, ganimete değil Allah'a davet et!
İslam bütünüyle bir hayat sistemidir. Ona tamamen tabi olanlar mümin olur. Tek bir hükümde de olsa ondan başkasına uyanlar imanı bırakmış, Allah'ın uluhiyyetine tecavüz etmiş ve Allah'ın dininden çıkmış sayılır.
İslam devleti hakim olduğunda ilk yapılması gereken, üzerine cübbe sarık giymiş caminin bir tarafında yıllarca miskin miskin oturup 'nefisle mücadele ediyorum' diyenlerin üzerindeki o cübbeyi çıkarıp 'Hadi artık hareket zamanı geldi.' demek olmalı.
İslam şehvetlerin her an uyarılmadığı; kan ve et tepkilerinin her vakit tahrik edilmediği temiz bir toplum kurmayı gaye edinir.
İslam'da ne başkasına boyun eğme Ne de boyun eğdirme söz konusudur..!
Kalem sahibi kimseler birçok büyük işler yapabilirler. Ancak, fikirlerinin yaşaması pahasına kendilerini feda etmeleri şartıyla.
Kardeşim sen parmaklıklar arkasında da olsan özgürsün Sen prangalara vurulsan da özgürsün Allah'tan başkasına boyun eğme.
Kimin İçin Öldüyseniz, Ödülünüzü Ondan Bekleyin!
Kuran-ı kerim, bu ümmetin canlı kitabı ve öğüt veren rehberidir.
Kuşkusuz Kur'an, ancak eylem için bilgi edinme ruhu ile kendisine yönelen ruha açar bütün zenginliklerini.
La ilahe illallah yaşam biçimidir.
Müminin dünyası öylesine geniş, öylesine kapsamlı, öylesine derin, öylesine yüce, öylesine güzel, öylesine mutlu bir dünyadır ki, onun yanında inanmayanların dünyaları, küçük, sönük, düşük, değersiz karanlık ve mutsuzluk dünyasına dönüşür. Bu ise gerçekten büyük bir hüsrandır. Hem de ne hüsran.
Namaz, kul ile Allah arasında bir bağ ve buluşmadır. Namaz; kalbin kuvvet aldığı, ruhun Allah'a bağlılığını hissettiği, nefsin dünya hayatının değerlerinden daha üstün değerler bulduğu bir bağdır.
Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım, bir tağutun hükmünü asla onaylamayacaktır.
O yol!... Bütün putları yeryüzünden yok etme yolu, insanları yalnız Allah'a kul etme yolu. İnsanları kula kulluktan kurtarıp kulların yaradanına kul ettirme yolu.. İnsanları zorla inancını kabul etttirme yolu değil. Fertlere baskı yapan siyasi iktidarları devirme yoludur.
Onlar Amerikancı İslam'ı istiyorlar. Onlar abdesti bozan şeylere fetva veren, ama Müslümanların siyasi, iktisadi ve ictimai durumlarına fetva vermeyen İslam'ı istiyorlar.
Onlara hoş görünmek derdine düşerek İslamı olduğundan başka bir biçimde kesinlikle sunmayacağız insanlara.
Puta tapıcılık, sadece dikilen bir ağaca veya yontulan bir taşa tapınmak değil; hatta ondan daha fazlasıyla kaldırılan bayraklar, flamalar, işaretler ve bunların arkasına gizlenen güçler, nüfuzlar ve isteklerdir.
Sadece kendini düşünen insanlar çok mutlu olabilirler. Ama küçük olarak yaşarlar ve küçük olarak ölürler.
Şeytanın atıyla cennete koşulmaz.
Şirin görünmek için, İslamı onlara asla olduğundan başka göstermeyeceğiz.
Siz tağutlar ancak bedenlere hükmedebilirsiniz. Düşüncelere asla!
Sözlerimiz, hareketsiz ve cansız birer ceset gibidirler. Eğer onların uğruna ölürsek, işte o zaman dipdiri ayağa kalkar ve canlılar arasında yaşarlar.
Tek hakikat, onu kalblere işlemek ve etkili hale gelinceye dek haykırmaktır.
Tevhid olmadan vahdet olmaz.