Stephen Covey Sözleri
Genellikle önce anlaşılmak isteriz. Çoğu insan karşısındakini anlamak amacıyla değil, yanıtlamak amacıyla dinler. Ya konuşurlar ya da konuşmaya hazırlanırlar. Her şeyi kendi paradigmalarının eleğinden süzüp başkalarının yaşamlarını kendi öz yaşamlarıyla özdeşleştirirler.
— Stephen Covey
DiğerStephen CoveySözleri
Güven, insanlar arasındaki ilişkinin kalitesini belirler.
Hayattaki önceliklerimizi belirlersek, bunların dışında kalanlara gülümseyerek hayır demek daha da kolaylaşır.
Her insanın doğuştan getirdiği dört özelliği vardır; farkındalık, vicdan, özgür İrade ve yaratıcı hayal gücü. İşte bunlar bize en yüce gücü verir: İnsan özgürlüğü. Seçim yapabilme, tepki verebilme ve değişebilme!
İlk önce anlamaya çalışın, daha sonra anlaşılmaya.
İnsanların çoğu cevap vermek niyetiyle dinliyor, anlamak için değil.
İyi bir anne ya da baba değerlendirmeden ya da karar vermeden önce anlar. Doğru yargıya varmanın anahtarı anlayıştır. Ön yargılı bir insan, hiçbir zaman tam olarak anlayamaz.
Ne yaptığın, her zaman ne söylediğinden daha büyük bir etki yaratır.
Öğrendiklerinizi uygulamaya hemen başlayın.Unutmayın ki, öğrenmek ve yapmamak, aslında öğrenmemektir. Bilmek ve yapmamak, aslında bilmemektir.
Öğrenmek ve yapmamak gerçekten öğrenmek değildir. Bilmek ve yapmakla gerçekten bilmek değildir.
Okumayan bir insan, okumasını bilmeyen bir insandan daha iyi durumda sayılmaz.
Vicdan, doğru ilkelere uyup uymadığınızı sezen ve bizi onların düzeyine yükselten bir doğal veridir; tabii, bozulmamışsa, formundaysa.
Vicdanın sesi o kadar nazlıdır ki boğmak çok kolaydır. Ama bu sesi aynı zaman da öyle berraktır ki, başka bir şeyle karıştırmak olanaksızdır.
Yöneticilik, işleri doğru dürüst yapmaktır. Liderlik ise, doğru olanı yapmaktır.
Yönetimin etkinliği merdivene başarıyla tırmanmaktır, ama liderlik, merdivenin doğru duvara dayalı olup olmadığıyla ilgilenir.
Zalim olanlar, zayıflardır. İnceliği sadece güçlülerden bekleyebilirsiniz.
Aslında iletişim uzmanları, söylediğimiz sözlerin iletişimizin ancak yüzde onunu temsil ettiğine inanıyorlar. Yüzde otuzu çıkardığımız sesler, yüzde altmışı ise vücut dilimiz temsil ediyor.
Bazı insanlar merkezlerine düşmanı öylesine yerleştirir, başka birinin davranışlarına öylesine saplanırlar ki, o kişinin kaybetmesinden başka bir şey istemezler. Bu, kendilerinin de kayba uğraması anlamına gelse bile aldırmazlar. Düşmanca bir çarpışma felsefesidir: Savaş felsefesi!
Bir adama onun olduğu gibi davranırsınız, olduğu gibi kalır. Bir insana olabileceği, olması gerektiği gibi davranırsanız, olabileceği ve olması gerektiği gibi olur.
Çalışanlarınıza, en iyi müşterinize nasıl davranmalarını istiyorsanız, o şekilde davranın.
Çocuklarımıza bırakabileceğimiz, dayanıklı bir miras var; biri kökler, diğeri ise kanatlar.
Çoğu insan anlama niyeti ile dinlemez. Dinlerken verecekleri yanıtı hazırlamaya odaklanır.
Düşüncesinin ana dokusunu değiştiremeyen bir insan, gerçeği hiçbir zaman değiştiremez. O nedenle de hiç ilerleyemez.
Eğer merdiveni doğru duvara yaslamazsak, attığımız her adım bizi sadece yanlış yere daha hızlı götürür.
Genellikle önce anlaşılmak isteriz. Çoğu insan karşısındakini anlamak amacıyla değil, yanıtlamak amacıyla dinler. Ya konuşurlar ya da konuşmaya hazırlanırlar. Her şeyi kendi paradigmalarının eleğinden süzüp başkalarının yaşamlarını kendi öz yaşamlarıyla özdeşleştirirler.