Susanna Tamaro Sözleri
Gerçeğe doğru, gerçeğin içine yürünmeliydi.
— Susanna Tamaro
DiğerSusanna TamaroSözleri
Gerçekten özgür olmak insanın sahip olduğu en büyük zenginliktir.
Hayatımızın hatırladığım ilk anından itibaren seninle benim aramda daima bir kitap olmuştu.
Her evlat, Gökyüzü'nün bir armağanıdır.
Her şeyi görmüş olan sevginin ışığıydı o. Her şeyi içinde barındıran sevginin ışığı.
Her zaman yapılan yanlış nedir, bilir misin? Yaşamın değişmez olduğunu sanmak, trenin ray değiştirmeden sonsuza kadar gideceğini düşünmektir. Oysa kaderin hayal gücü bizimkinden daha renklidir.
Hiç kimseye kötülük etmedim. Öyle bir gücü bile bulamadım, ama bütün kötülükler benim üstüme yağmur gibi yağdı. Şimdi kendime soruyorum: kötülüğü ilk başta ben yapmış olsaydım, acaba daha mı mutlu olurdum?
Hiçbir çocuk sevgisiz yaşayamaz.
Huzursuzluk böylece son durağa vardı ve gerçek yüzünü gösterdi. Gerçekliğe duyulan susuzluk.
İnsan her günün sonunda kendini daha yorgun hissediyor, bir yaşam sonundaysa tükeniyorsun.
İnsanı her şeyi yiyen bir tüketiciye, daimi olarak tatminsiz bir varlığa dönüştürmek istemiyorlar mı? Satın alıyorum, o halde varım.
İnsanın güzelliğe gereksinmesi vardır.
İnsanoğlu tembeldir, bir yere gidecekse her zaman en kısa yolu seçer. Kötülüğe ulaşmak için elini uzatmak yeter; oysa iyilik yapmak için bir çaba gerekir.
İnsanoğlunun gerçekten değiştirebileceği sadece kendi yüreğidir; yürek hoşgörüyle değil alçakgönüllülükle açılır. Yürekte değişim zordur, zahmetlidir, gizlidir. Genellikle yalnızlığın ve minnetsizliğin habercisidir.
Neden bütün aşıklar denize bakmayı severler, biliyor musun?
Ölüler yokluklarıyla değil, daha çok onlar ve bizler arasında söylenemeyenler yüzünden acı verirler.
Oysa bir kitap, güzel bir kitap çok daha derinlikli, hassas, yönetmesi zor bir şeydir. Ne siparişle yazdırılır ne de siparişle okutulur.
Sevdiğin insana söylemek istediklerin sonsuza dek içinde kalır; o, toprağın altındadır, artık onun gözlerinin içine bakamazsın, kurcalayamazsın, ona henüz söyleyemediklerini söyleyemezsin.
Son derece farklı iki evrende yaşıyorduk: Sen ağırlıklı olarak sağduyunun egemen olduğu kendi dünyanda yaşarken ben tehditler, karanlıklar, arada düşen yıldırımlarla dolu kendi dünyamdaydım.
Söylediğim an çoktan pişman olmuştum, dudaklarımdam içeri çekmek isterdim, bu sözleri yeniden yutabilmek için elimden geleni yapardım, ama çok geçti.
Söylemek ve yapmak arasında kocaman bir deniz vardır.
Sözcükler ansızın zihnimin içinden akmaya başladılar.
Sözcükler, tek başlarına insanı kırmaz oysa. Yaralayan bunun arkasına saklanan ikiyüzlülüktür.
Uyku sırları ortaya çıkartıyor.
Üzerime düşeni yapmış, tasamı rafa kaldırmıştım.
Var olan tek gerçek ve inanılası öğretmen,insanın kendi vicdanıdır.
Yalnızca acı insanı geliştirir.ama acıyla göğüs göğüse gelmelisiniz,kaçmaya çalışan ya da ağlayıp sızlayan kaybetmeye mahkumdur.
Yalnızca satın alınabilen hayallere hoşgörüyle bakılan bir dünyada, mutluluk da sahip olmaya ilişkin bir özellik halini aldı.
Yeryüzünde eşitlik yoktu. Her ne kadar hepimizin iki bacağı, iki kolu ve bir başı varsa da aslında farklı türlere aittik. Ben kartallar dünyasına aittim, onlarsa tek hücreli canlıların dünyasına.
Yıllar önce bir saklambaç oyununda gizlendiğim bir buğday tarlasındaki gibi gene yapayalnızdım.
Açık mekanlarda hareket etmek bana oksijen, düşüncelerime istikrar sağlıyordu.
Akmayan gözyaşları kalpte birikir, zamanla kabuk tutar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç eder.
Belki de bu günleri yaşamak için doğmuşumdur.
Ben hüzünlü masalları severdim.
Ben sadece öyküler anlatmayı öğrenmek istiyordum.
Ben senin içinde olan ışığı söndürmemeye çalıştım yalnızca.
Bir hayat kırıldığı zaman yeniden biraraya getirilemez, yalancıktan onarılır, kırık parçalar üzerine zamk sürülebilir; ama kırığın yapıştırıldığı nokta her zaman göz önünde kalır..
Bir kenarda aşk yazıyordu, bir kenarda sorumluluk...
Bu gece kar yağdı, uyandığımda bahçenin bembeyaz olduğunu gördüm.
Bu neşenin ardında bir kırıklık pusuda yatardı ve sen kahkahalardan sessizliğe şaşılacak bir kolaylıkla geçerdin.
Bu sabah onunla benim, benimle anılarım arasına biraz taze hava girsin diye bahçede gezindim.
Büyürken, yanlışların yerine doğruları koymak istediğinde şunu anımsa Yapılacak ilk devrim, insanin kendi içinde yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim budur. İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken, bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.
Çayırın üzerinde çayır, ağacın altında ağaç, insanlar arasında insanlarla ol.
Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
Çınarın altında oturduğunuzda kendiniz değil, çınar olun, ormanda orman, kırda kır, insanlar arasında insanlarla olun.
Dökülmemiş bütün gözyaşlarım, kişiliğimin çevresinde yoğunlaşarak delinmez bir zırh oluşturdu.
Dünyaya gelen her yaratığın en derin tutkusu devrim yapmak değil;sevmek ve sevilmektir.
Düşünürken acı veren pek çok şey var.
Eriyip giden bir varlıktan, maddeleşen bir varlık çıkar ortaya.
Evdeki her şeyi tamir eden erkek; kırdığı kalbi onaramıyorsa, usta sayılmaz.
Gerçeğe doğru, gerçeğin içine yürünmeliydi.