Tolstoy Sözleri
Sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyete sanat denir.
— Tolstoy
DiğerTolstoySözleri
Benim öykümün kahramanı, hakikattir: Ruhumun bütün gücüyle sevdiğim ve olanca güzelliğiyle canlandırmaya çalıştığım, hakikat... hep en güzeldi o, her zaman da en güzel olarak kalacak.
Beş yaşındaki çocuktan kendime yalnızca bir adım var. Fakat yeni doğmuş bebekten beş yaşındaki çocuğa korkutucu bir uzaklık var.
Bil ki; Yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın. Ve unutma; Ne yaşattıysan elbet birgün onu yaşarsın.
Bilge kişi güzel nutuklar atan değil; sabırlı olan, kin ve korkudan kurtulmuş kişidir.
Bilge nasıl ölüyorsa, cahil de öyle ölüyor. Bu nedenle yaşamaktan tiksindim.
Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.
Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.
Bir insanın yaşamındaki en önemli an, benliğinin bilincine vardığı andır. Bu olayın sonuçları en iyi ya da en korkunç şeylere yol açabilir.
Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyle, sevmediği adamın sadakati arasında çizilir.
Birbirimizi affetmemize izin verin. Ancak o zaman barış içinde yaşayabiliriz.
Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; İlk önce senin ellerin kirlenecek.
Biz hem kurtların doymasını, hem de koyunların sağ kalmasını istiyoruz.
Bizim mantık evliliği dediğimiz şey her iki tarafın da gençlik çılgınlıklarında bulunup iyice kurtlarını döktükten sonra yapılan evliliktir.
Bu dünya için sıradan bir yalan olabilirsin. ama belki de birisi için, onu hayata bağlayan tek gerçeksin!
Bütün hayatın boyunca bir amacın olsun. Belli bir zaman için, gün için, ay için, yıl için, hatta dakika için bile amacın olsun.
Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
Cehalet hep aynı şeyi söyler; Bilmediği bir şey varsa, onun saçma olduğunu söyler.
Çoğunluğun ona inanması, bir yanlışın, yanlış olduğu gerçeğini değiştirmez.
Çok bilen, çok düşünerek konuşur çünkü yanılmak istemez. Ancak cahiller ve kendini beğenmişler her konuda fikir yürütürler.
Çok sevdiğin ama geri döndüremeyeceğin kişilerin en kötü yanı; Onları her hatırladığında, seni tekrar tekrar terk etmeleridir!
Düşünmeyi öğrenebilmiş hiç kimse, bir şeye körü körüne inanmaz.
Eğer düşünmeye vaktin varsa bir şeye başlamadan önce söyleyeceğin sözün değerinin olup olmadığını; söylenmesinin değer mi, değmez mi; söylemek gerekli midir, değil midir, bir kimseye zarar verir mi vermez mi diye düşün.
Eğer iyiliğin bir nedeni varsa, artık o iyilik değildir; eğer sonuçları yani ödülü varsa, yine iyilik değil demektir. Bundan ötürü iyilik, sebep ve sonuç zincirinin dışındadır.
Elma olgunlaşınca düşer; Ama neden düşer? Bir güç onu toprağa çektiği için mi? Ağırlaştığı için mi? Rüzgar estiği için mi, yoksa aşağı da duran bir çocuk o elmayı yemek istediği için mi.
En güçlü iki savaşçı, sabır ve zamandır.
En önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü insanın evrene gönderilmesinin tek sebebi budur.
Eskiden önce orospularla yatıp sonra temiz aile kızlarını alırdık, şimdi önce temiz aile kızlarını alıp sonra orospularla yatıyoruz.
Espri yapmak büyük bir özelliktir. İnsanları güzel bir gülümsetme kadar hiçbir şey birbirine yaklaştırmaz.
Evliliğe kutsallık veren, aşktır.
Gerçek aşk daima kişisel yarar duygusundan vazgeçme temeli üzerinde yükselir.
Gerek yokken yanındalar, ihtiyacın olduğunda uzakta. Unutma ki, Kimi hayatına girdiğinde hayatını aydınlatır, kimisi çıktığında.
Giden dönmeyecekse; kalanların değerini bileceksin. Ölenle ölünmüyorsa eğer; kalanlarla yaşamaya devam edecesin.
Gösteriş için hayır yapma, sadece hayır için yap.
Güzel bir gülüş, karanlık bir eve giren, güneş ışığına benzer.
Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
Hayal kurmaktan korktuğum günler gördüm, hayallerimi aşan günler bazen. Geçmişi unutmayı öğrendim, geleceği merak etmemeyi.
Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.
Hayatım durma noktasına gelmişti. Soluk alabiliyor, yiyebiliyor, içebiliyor, uyuyabiliyordum. Bunları yapmamak zaten elimde değildi, ama yaşamıyordum çünkü gerçekleştirmeyi mantıklı bulabileceğim hiç bir arzum yoktu.
Hayatımızı daha konforlu kılmak için yapmakta olduğumuz şeyler, bana düşmanlarını görmemek için kafasını kuma gömen deve kuşunu anımsatıyor. Bizler deve kuşundan bile beteriz. Şüpheli bir geleceği elde edebilmek için, açıkça tarif edilmiş şimdiki zamandaki hayatımızı kesin olarak yok etmekteyiz.
Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.
Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.
Açlık insanı öldüren, partileri yaşatan bir olaydır.
Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir.
Anladım ki; Allah insanların birbirinden ayrı değil, tek vücut halinde yaşamalarını istediğinden, her birine kendi ihtiyaçlarını değil; hepsi için gerekli olan şeyleri ilham ediyor.
Anlam, anlamlı etkinlikler sonucu oluşur.
Başkaları için kendinizi unutun, o zaman sizi de hatırlayacaklardır.
Bazı zamanlar ağlamamak için her şeye gülmelisin.
Behey gafil. Başkasının şalını eleştireceğine kendi kafana bir şal geçirerek başla işe.