Yılmaz Erdoğan Sözleri
Doğuştan çaresi olmayan bir hastalığım var: her gördüğümü insan zannediyorum.
— Yılmaz Erdoğan
DiğerYılmaz ErdoğanSözleri
Eski sevgiliden kalan yarayı, masum bir kızla kapatmaya çalışma. Çünkü birgün o namusuyla oynanan kız, senin kızın olabilir.
Eskiden aşk'ından yataklara düşenler vardı, şimdide aşk diye yatağa düşenler var.
Eşyalar alındı, fotoğraflar sokuldu yerlerinden. Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden.
Geçiyordum,hayal kırıklığına uğradım.
Gel! Bekliyorum, kalbimi kır yine, canımı yak! Daha da acit hatta. Seni başkasıyla düşünmekten daha fazla acıtmaz sonuçta.
Gelmeyeceğim dediği halde neden mi bekliyorum, zamanında gitmeyeceğim deyip gitmişti çünkü.
Gidebilirsin yada beni unutabilirsin. Ama ben yokmuşum gibi yaparsan eğer, hiç olmamışsın gibi davranırım! Kıvranırsın..
Güç erkeğe, güzellik kadına verilir; ama her şeyi yenen güç, yalnız güzelliğe yenilir.
Hamamböceği kafası kopsa bile 8 gün yaşarmış. Peh! O da birşey mi? Bazı insanlar, bi ömür boyu beyinsiz yaşayabiliyorken.
Her ayrılıktan sonra ya 'güle güle' ya da 'hoşçakal' denir sevgiliye. Sahi gülen ya da hoş kalan var mıdır sizce?
Her erkek zeki, güzel, anlayışlı ve onu çok sevecek bir kadın ister. İyi güzel de adama sormazlar mı, bunları hak edecek ne yaptın.
Hiç kimse sevgilisine benim için ne yaptın? Dememeli. 6 milyar insanın içinde seni bulmuş, daha ne yapsın.
İlginçtir bayanlar; hem yavru bir köpeğe, hem de yaksikli bir erkeğe verdikleri tepki hiç değişmez: 'ayy çok tatlı.
İlişkinin başında dünyamı değiştirdin diyen kişinin, sonunda biz ayrı dünyaların insanlarıyız demesi insanı şaşırtmamalı.
Kendine güvenip, ağzı laf yapanlara laf yaptığı içinde kendini adam sananlara kısa bir hatırlatma lafla adam olunmuyor.
Kendinizi mutlu hissediyorsanız, bir yerde yine bir salaklık yaptınız ve farkında değilsiniz demektir.
Kirli bi çocuk yüzüyüm kapında; ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana! Şeker değil istediğim, yüreğini köy avuçlarıma!
Kırık her bir parçamız.yine de mutluyuz; artık acı çekecek veya çekmeye neden olacak bir parça duygu bile yok içimizde.
Kıskançlık felan değil ki bu. Benim olanı başkasıyla paylaşamam. O kadar.
Küskünlüğüm hayata değil, içindeki beş para etmez insanlara. Bıkkınlığım ise, o..nların yüzüne bakmak zorunda kalmam aslında.
Kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok.
Mutsuzum, çünkü herkes gibi sahte değilim ve kimse gibi rol yapmadım. Mutsuzum, çünkü sevmediğim birine 'aşkım' deyip sarılmadım.
Ne kadar övülşen az avazım çıktığı kadar susuyorum ismindeki sesli harfleri.
Neymiş, birini seviyorsak serbest bırakacakmışız, dönerse bizimmış dönmezse hiç bizim olmayacakmış. Güvercin besliyoruz sanki.
O kadar yoruldum ki artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Ve umrumda değil hiçkimse, ne halim varsa görmekle meşgulum.
Papatyalar suçlanmamalı artık sevmiyor diye. Zaten sevse; otdan böcekten medet umulmazdı heralde.
Açıktığını söylediğinde kalk kendin al cümlesini duyunca, genelde açıkmaktan vazgeçer Türk insanı.
Adam gibi' sevmelerin yasaklandığı bir yerde, ne kadar seversen o kadar acı çekersin. Sonra mı? Çektiğin acıyla kalırsın işte.
Anladım ki ağaçlar, toprağa acı verdikçe büyüyorlar.
Artık zaman bile yetmiyor yaşadığımızı sanmaya.
Aşkım derlerya hani hiç bitmeyecekmiş gibi. Sanki aşktan anlarlarmış gibi, sanki 'aşkım' dedimi aşık olunabilirmiş gibi..
Aşkın her halini gördüm! O yüzden artık ne hali varsa görsün!
Aslında geçmiş zaman 3'e ayrılmalı sadece: di'li geçmiş, mis'li geçmiş ve tüh'lu geçmiş zaman olmak üzere.
Bazen sen bile 'Vay be!' dersin kendine; tek satırlık adamları nasıl roman yapmışım gönlüme.
Belki de sen haklısın, gitmek en kolayıdır aslında; 'ama gittiğin yerde aradığını bulamazsan, dönmek koymaz mı insana.
Belki, eline en yakışan takı benim elim.
Ben bardak kırsam sakarım, annem kırsa nazar. Babam kırsa o bardağın orda ne işi var.
Ben de bilirdim gitme demeyi; ama morgta yatan bir cesede, kalk gidiyoruz demek gibi bir şey olurdu bu.
Ben giderken en çok seni götürdüm.
Ben kattım sana biraz, öyle sevdim seni. Çünkü sen de bensiz; o kadar güzel değilsin hani.
Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim.
Ben, senin için 'belkiydim'. Sen benim için 'keşke'. 'Belki' seviyordur diye 'keşke'lerim ısrarcı bu gece..
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı.
Bir insanı sevmekle başlıyordu her şey.
Birisi bana napiyorsun diyince, kısık bir sesle hiç diyorum. Kimse anlamıyor; h'ayatın ı'çinden c'ikamıyorum.
Biz, aynı tavla tahtasında farklı iki pul gibiyiz. Öyle ya, 'birbirimizi kırmadan oyunu bitiremeyiz..
Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiren, her yeni ilişkide temiz sayfa açtım diyenlere sesleniyorum: sizin defter kaç ortalı?
Defolu bi 'mal' öldüğünü farkettim sonunda. Defolu'p gitmeseydin eğer, varamazdım farkına.
Denize sıfır evi hiç istemedim ben, ama hep gökyüzüne sıfır hayallerim vardı.
Doğuştan çaresi olmayan bir hastalığım var: her gördüğümü insan zannediyorum.